İster kişi olsun ister bir işletme; kaynak-harcama dengesini kurabildiği sürece hayatını idame eder. Bu dengeyi bozan, aşırıya kaçmış istekler, ihtiyaçtan taşan harcamalardır.
İsraftan yola çıkan iflasa varır
İsraf; sahip olduğumuz bir şeyi yok etmek, zayi etmek… Faydaya dönüştürmeden harcamak… Gerektiğinden fazla kullanmak… Kullanmadığını çöpe atmak… Sarf kökünden gelir. Harcama anlamındaki sarf, abartıldığında israfa dönüşür. Tıpkı dozu aşan ilacın zehre dönüşmesi gibi…
Gereksiz ve ölçüsüz harcadığında, kusur işlemiş olursun. Kaynağı ziyan etmiş, üretileni; ayarında kullanmamışsındır. Ekmeği abartarak alırsın, artanı çöpe atarsın, israftır. Enerjiyi üretirsin, kullanmadığını harcarsın, israftır. Suyu boşuna akıtırsın, israftır. Ömür israfı da en tehlikelisi…
Haddini aşan zıddına döner
İsrafın karşıtı, tasarruftur. Harcamaz, biriktirirsin. Zamanı geldiğinde, miktarında harcamak üzere tasarruf edersin. İsraftan artandır sende kalacak olan… İsrafın bedeli, emeğin, üretimin faydaya dönüşememesidir. Zaman israfı, en sinsi olandır. Her madde, israf edilse de yeniden üretilebilir.
Fakat zaman, verimli kullanılmadığında geri alınmaz. Tıpkı atılan ok gibi, zaman ya yaşanır ya da ıskalanır ve israf edilir. Tasarruf; çoğaltan, israf; azaltandır. Tasarruf eden zenginleşir, israf eden fakirleşir. İsrafı alışkanlığa taşıyana müsrif denir. Müsrif tüccar, ticaretin kazancını tasarruf edememiş, iflas etmiş demektir.