Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Son 1 hafta içinde 28 Şubatta Büyüme, 3 Mart’ta ise Enflasyon rakamları açıklandı. Bu rakamlar mevcut ekonomi politikanın devamlılığı konusunda ipuçları taşımaktadır. Ayrıca TCMB’nin yarın faiz kararı da bu verilere bağlı olarak verilecektir.
Ekonomide büyüme
Gecikmeli olarak açıklansa da (çeyrekler itibariyle izlenip 2 ay sonra açıklanıyor) veriler bize öncelikle şu manşetleri vermektedir.
-Global konjonktür dikkate alındığında yıllık %3,2 büyümesi olumlu değerlendirilmelidir.
-Büyümenin seviyesinden çok enflasyonun düşürülmesi öncelik olduğu dikkate alındığında da tek haneli enflasyon sürecinin devam etmesini beklemek iyi niyetli bir bakış olacaktır.
-Büyümenin alt kalemleri incelendiğinde ise özellikle İnşaat, tarım, finans faaliyetleri ve hizmetler sektörlerinin büyümeye öncülük ettiklerini görmekteyiz.
-Bu sektörler içinde ağırlığı (%26) ile hizmetler sektörünün etkisi ilk sıradadır.
-Büyümeyi aşağıya çeken sektörler ise özellikle ağırlığı (%20) da dikkate alındığında sanayi sektörü olmuştur. Yıllık %0,5 artış göstermiş alt sektörü olan imalat sanayi ise %0,2 küçülmüştür.
-Harcama yöntemiyle büyümeye baktığımızda ise özellikle hanehalkı tüketiminin yıllık %3,7 arttığı görülmektedir.
-Ayrıca büyüme modelinin hep önceliği olan ihracatın katkısı da ne yazık ki uygulanan kur politikasının da etkisiyle yıllık %0,9 seviyesinde kalmıştır.
-Desenflasyon programının temelini oluşturan yumuşak geçiş ve bu gerçekleştirilirken üretimin devam edip tüketimin azaltılması konusu 2024 yılı büyüme rakamları değerlendirildiğinde tam tersi bir sonuç verdiği görülmektedir.
-Yaşadığımız uluslararası konjonktürdeki değişim (Trump etkisi) ile yurt içindeki siyasi gelişmeler dikkate alındığında dezenflasyon programının bir büyüme programına dönüştürülmesi konusunda kuşkularım oluşmaktadır.
Unutulmamalıdır ki Türkiye ekonomisinin büyüme sorunu yoktur, hiç olmamıştır ancak bu büyümenin sürdürülebilirliği ve finansmanı sorun olmuştur.Türkiye ekonomisinin büyüme süreci, genellikle iç tüketim, ihracat ve kamu harcamaları gibi faktörlere dayanmaktadır.
İç tüketim: Hanehalkı tüketimi, Türkiye’nin büyüme performansında kritik bir rol oynamaktadır. Özel sektör tüketimi, kredi genişlemesi ve ücret artışlarıyla desteklendiğinde ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır. Ancak yüksek enflasyon ve düşük alım gücü, tüketimi olumsuz etkileyebilir.
İhracat: Türkiye’nin ihracat odaklı büyüme stratejisi, özellikle sanayi ve tarım sektörlerinde önemli bir ivme kazandırmıştır. Avrupa Birliği ve Orta Doğu ülkeleri Türkiye’nin en büyük ticaret ortakları arasında yer almak tadır. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, küresel talep ve tedarik zinciri sorunları ihracatın seyrini doğrudan etkilemektedir.
Kamu harcamaları: Devletin altyapı yatırımları, sosyal har
bütçe açıkları uzun vadede risk oluşturabilir
Büyümenin sürdürülebilir olması için aşılması gereken bazı yapısal sorunlar bulunmaktadır:
Yüksek Enflasyon: Türkiye’de enflasyon oranları son yıllarda oldukça yüksek seviyelere ulaşmıştır. Bu durum, reel gelirlerin düşmesine ve yatırım ortamının belirsizleşmesine neden olmaktadır.
Kur dalgalanmaları: Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu körüklemektedir.
Dış borç ve cari açık: Türkiye’nin dış borç stokunun yüksek olması, büyüme sürecini baskılayan önemli bir faktördür. Cari açığın sürdürülebilir bir seviyeye çekilmesi gerekmektedir.
Yatırım ortamı: Yatırımcı güveninin sağlanması ve yabancı sermaye girişlerinin artırılması ekonomik büyüme açısından kritik bir konudur.
Bu konulara topluya yapısal sorunlar olarak ifade edilmektedir. Bu konu ile ilgili çözüm önerilerimi bir önceki yazımda ifade etmiştim.
Enflasyon
2025 Şubat enflasyonu yıllık % %39,05 olarak gerçekleşti. Enflasyonun bu seviyeye inmesinde 2024 yılının baz etkisinin avantajı, kur stabilitesi, dış piyasalardan maliyet baskısının harcamalar ve teşvik programları büyümeyi destekleyebilir. Ancak, kamu borçlanmasının artması ve baskısının olmaması (enerji, hammadde fiyatları gibi) belirleyici olmuştur. Alt gruplara baktığımızda özellikle giyim – ayakkabı, ev eşyası ve ulaştırmanın aylıkta düşürücü ektisi görülmektedir. Yıllık da ise özellikle gıda ve alkolsüz içecekler, ulaştırma, giyim – ayakkabı harcama grubunun olumlu etkisi düşüş de belirleyici olmuştur.