AB üreticisini destekliyor, Türk çiftçisi de direniyor!

Avrupa Birliği, ‘Tarım ve Gıda Vizyonu’ ile üreticisini güçlendirmeye hazırlanırken, Türk çiftçisi makus kaderiye baş başa mı kalacak? Tarımın uzmanları yapılması gerekenleri sıraladı?

Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı ‘Tarım ve Gıda Vizyonu’ AB’nin tarım ve gıdada yeni yol haritası olarak görülüyor. Adil gelir, kırsal alanlarda yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve düşük karbonlu sürdürülebilir tarım gibi önceliklerin belirlendiği yeni vizyon, rekabet koşullarını da yeniden şekillendirecek. Peki, bu gelişmeler Türk çiftçisini nasıl etkileyecek? Ege Telgraf’a konuşan uzmanlar, AB’nin yeni politikasının Türkiye üzerindeki olası etkilerini ve yapılması gerekenleri değerlendirdi.

‘ASIL İHRAÇ ETTİĞİMİZ!’

Türkiye’nin tarımsal ihracatçı görünümünün altında farklı gerçeklerin yattığına dikkati çeken Türkiye Ziraatçılar Derneği İzmir Şube Başkanı İlker Ağın, “Türkiye, tarımsal ihracatında fındık, su ürünleri (özellikle kültür balıkçılığı) ve yaz sebze-meyveleri öne çıkararak bir ihracat dengesi kurmaktadır. Ancak burada önemli olan, Türkiye’nin yüksek katma değerli işlenmiş ürünler ihraç etmek yerine, genellikle ham madde veya düşük işlenmiş tarım ürünleri ihraç etmesidir. Örneğin, fındık ihracatında asıl kazancı İtalyan firmalarının elde ettiği bilinmektedir.  Aynı şekilde, su ürünlerinde üretim avantajına rağmen, yüksek ithal yem maliyetleri nedeniyle kârlılığın sınırlı olduğu ortadadır. Daha genel bir perspektiften bakıldığında, Türkiye’nin tarımsal ihracatı büyük ölçüde ucuz işçilik, su kaynakları ve doğaya verilen tahribat üzerinden gerçekleşmektedir. Yani, yüksek katma değerli bir tarımsal üretim ve ihracat stratejisi yerine, doğal kaynaklarını tüketerek ve çevresel maliyetler oluşturarak ihracat yapmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin ihracatı gerçek anlamda bir kalkınma modeli yaratmaktan çok, doğrudan tüketilen doğal kaynaklara dayalı, ucuz iş gücüne dayanan bir ihracat olarak şekillenmektedir” dedi.

‘ÇİFTÇİNİN HANDİKAPLARI’

Türk çiftçisinin kalkınamamasının temel nedeninin yüksek maliyetler, düşük katma değerli üretim, örgütsüzlük ve yanlış tarım politikaları olduğunu dile getiren Başkan Ağın, “Tarımda kullanılan gübre, yem, tarım ilaçları ve mazot gibi temel girdiler büyük ölçüde ithal edilmektedir. Türkiye, son yıllarda sürekli olarak damızlık hayvan, büyükbaş hayvan ve süt hayvanı ithal etmek zorunda kalmıştır. Bu ithalat yaptığımız ülkelerin fiyatlarını da yükseltmiştir. Avrupa Birliği ülkelerinde çiftçiler kooperatifler aracılığıyla organize edilerek desteklenirken, Türkiye’de üreticiler bireysel olarak mücadele etmektedir. Üreticinin örgütlü olmaması, planlı ve sürdürülebilir bir tarım politikası oluşturulmasını zorlaştırmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri, tarımsal üretimi büyük ölçekli destek programları ile teşvik ederken, Türkiye’de tarım destekleri hem yetersiz hem de plansızdır. Çiftçiye yönelik kısa vadeli teşvikler yerine, uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalar oluşturulması gerekir” ifadelerini kullandı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Çukurova’da Zirai Don Felaketi. Narenciye Üretimi Büyük Zarar Gördü

https://youtu.be/cH4k1EOhJf0?si=-Jq_PNxhWhwlDeCY   Adana Turunçgil Üreticileri Birliği (ADATÜB) Başkanı, Burak Karabucak CNBC-E...

Resmi veriler yayınlandı: Türkiye, et enflasyonunda Avrupa birincisi!

Avrupa Birliği'nin resmi verileri, Türkiye'nin Avrupa'da en yüksek et...

Vergiler tarımda rotayı değiştirecek

ABD’nin Çin’e ilave gümrük vergisi kararı ve Pekin’in misilleme...

Ulusal Süt Konseyi yönetimine yeni düzenleme

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın imzaladığı yeni yönetmelikle, Ulusal Süt...