Prof. Dr. Mahmut Özer: Köy Enstitüleri ve Tartışmalar

Köy enstitülerinin ülkemizde eğitim tartışmalarında özel bir yeri bulunmaktadır. Cumhuriyet kurulduğunda savaş yorgunu bir toplum vardır ve nüfusun %80’ninden fazlası köylerde yaşamakta ve eğitimsizdir. Köy enstitüleri böyle bir ortamda doğmuştur. Ancak, köylerdeki vatandaşların eğitime erişim sağlaması ve tarımsal kalkınmada desteklenmesinin ötesinde ikinci bir fonksiyon daha yüklenmiştir. Bir başka deyişle, köy enstitüleri ile bir taraftan eğitime erişimi artıracak ve tarımsal kalkınmaya katkı verecek diğer taraftan Cumhuriyet insanı yetiştirmeyi sağlayacak bir eğitim modeli inşa edilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla, köy enstitüleri sadece bir eğitim kurumu değil, ayrıca bir endoktrinasyon aygıtı olarak yapılandırılmıştır.

Köy enstitülerine giden yolda ilk denemeler Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan döneminde ‘Köy Eğitmen Projesi’ ile başlar. 1937-1940 yılları arasında uygulanan bu proje ile askerliğini onbaşı veya çavuş olarak yapan köylü gençler 6 aylık kurslardan geçerek köylerde eğitmen olarak görevlendirilir. Başarılı olan proje yeni düzenlemelerle yaygınlaştırılır. Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde 17 Nisan 1940’da kabul edilen kanunla köy enstitüleri kurulur. 1942 yılında, köy enstitülerinin öğretmen ihtiyacını karşılamak başta olmak üzere gezici başöğretmen, ilköğretim müfettişi yetiştirmek amacıyla Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde Yüksek Köy Enstitüsü kurulur. Her iki dönemde de köy enstitüleri modelinin arka planında İsmail Hakkı Tonguç vardır.

5 yıllık eğitim süresine sahip köy enstitülerinde sadece köy öğretmeni değil, ayrıca köylere faydalı olacak meslek mensuplarının yetiştirilmesi amaçlanır. Enstitülere sadece köylü gençler alınmakta, konum olarak da tarıma elverişli arazisi bulunan şehir ve kasaba dışındaki yerler seçilmektedir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle 21 köy enstitüsü kurulur. Enstitülerin müfredatına bakıldığında yukarda değinilen ikili yapı açıkça görülmektedir. 5 yıllık eğitimin yarısı kültür derslerine, diğer yarısı ise tarım dersleri ve teknik derslere ayrılmıştır. Kültür ve sanat etkinlikleri yoğun bir şekilde gerçekleştirilirken klasikler başta olmak üzere yoğun okumalar yapılmakta ve çıkartılan dergilerle yazma ve içerik üretme kapasitesi oluşturulmaktadır.

Enstitü Kuşağı

Öncelikle önemli bir farklılığın vurgulanması gerekiyor. Atatürk döneminde uygulanan ‘Köy Eğitmen Projesi’ kısa süreli (6 aylık) ve doğrudan amaca yönelik bir proje iken İsmet İnönü dönemindeki ‘Köy Enstitüsü Projesi’ daha uzun süreli (5 yıllık) ve asıl amacının ötesinde ikinci boyutun (endoktrinasyon) eklenerek köy eğitmen projesinin yeniden yapılandırıldığı yeni bir projedir. Dolayısıyla, köy enstitülerinin misyonu iki-boyutludur: “..Köy Enstitüleri, köyde eğitim sorununun çözerken aynı zamanda köyde modernleşmeyi gelişmeyi hızlandırmayı hedeflemekteydi. Burada uygulanan ve esas alınan modern yaşam davranışları ve araçları önce enstitü yakınlarındaki köyler, sonra enstitüden mezun olan öğrenciler aracılığı ile tüm ülkeye aktarılacaktı…”( Nihal Yıldız ve Osman Akandere, Köy Enstitülerinin İdeolojik Yapısı, Çağdaş Türkiye Araştırmaları Dergisi, 2017, sh.283). Hem o dönemde hem de sonrasında yapılan tartışmalara bakıldığında tartışmaların odağının köy enstitülerinin birinci boyutundan çok ikinci boyutu ile ilgili olduğu görülmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Avrupa’da tereyağı krizi

Maliyetler ve üretim yetersizliği nedeniyle tereyağı fiyatlarının arttığı Avrupa’da...

Bahçeli kampanya başlattı: Askıda 9 Gülek Buğday

MHP lideri Devlet Bahçeli, "Dar ve sabit gelirli, asgari...

Gıda arzı ve enflasyonu ‘hibe’ formülü ile çözülecek

Ferit PARLAK Maliyetlerin yüksek olduğu tarım sektörüne yönelik yeni hibe...