Mutfaktaki Kimyacı: ‘Gıdaların nasıl değil niçin üretildiği sorulmalı’

Emel Sakınç Çağlar

Bülent Şık, Mutfaktaki Kimyacı’da, sağlıksız bir gıda çevresinden sakınmanın ilk adımının bir şeyin nasıl üretildiğinden çok, niçin üretildiğine kafa yormak olduğunu belirtiyor.

Sağlıklı bir yaşam için gerekli besin öğelerine ne ölçüde ulaşabileceğimizi, neyle ve nasıl doyabileceğimizi, yediklerimizin bize faydadan çok zarar verip vermeyeceğini belirleyen ortama gıda çevresi deniyor. Bireysel olarak gıda çevrenizin sınırlarını çizip belli bir alanla sınırlandıramıyorsunuz ve belli bir zaman dilimini de kapsamıyor. Anne baba adayının gebelik öncesi beslenmesinin doğacak bebeğin sağlığı üzerindeki etkisi, anne karnında maruz kalınan kimyasallar örneğin dünyaya gelmeden atmosferinde olduğumuz gıda çevresi.

Örneğin yapılan çalışmalar gösteriyor ki baba adaylarının da beslenmesi doğacak bebeğin sağlığı üzerinde etki ediyor. Babanın, taze sebze ve meyveler yoluyla alabildiğimiz folat (vitamin  B9) seviyesinin doğacak bebeğin gelişiminde ve sağlığında önemli olabileceği, çocuk yapmaya karar vermeden önce, baba adaylarının da yaşam biçimlerine ve diyetlerine dikkat etmesi gerektiği belirtiliyor.

Mutfaktaki Kimyacı kitabının yazarı Bülent Şık bir gıda mühendisi. Ancak beslenme konusuna teknik bir mesele olarak bakmıyor. Kitabında, pestisit, akrilamid, bisfenoller, aflatoksin, kadminyum, klorprifos, nitratlar gibi bildik bilinmedik (bence aslında adlarını bilmemiz gerekmediği halde bilmek zorunda kaldığımız) onlarca kimyasal maddenin giderek artan kanser hastalıklarının elbette ‘etkeni’ olabileceğini, ancak asıl meselenin bu kimyasallara ‘neden’ maruz kaldığımız olduğunu vurguluyor;

‘’Tercihlerden ziyade zorunluluklarla örülen bir sistemde yaşıyoruz. Bu örüntünün hangi noktalarında çatlaklar oluşturabiliriz sorusuna yanıt aramak gerekiyor. Meselelerin çözümünü insanların tercihlerini değiştirmesi noktasında aramak herkesin tercih yapma hakkına ve olanağına sahip olduğunu varsayıyor. Oysa bu varsayım doğru değil; doğru olmadığı gibi eşitsizlik yaratan koşulların derinleşmesine de katkı sunabiliyor.‘’

Şu son 30-40 yıldır tüm dünyada obezite ve ilişkili hastalıkların hızla tırmanmasında gıda çevresinin payını görmezden gelmek olanaksız. Üstelik obeziteyi sadece fazla kalori alımı ya da yeterince hareket etmemekle sınırlandırmak en azından bu konuda elinden geleni yapmaya çalışan hastalar ve özellikle çocuklar için haksızlık olur. Mutfaktaki Kimyacı’da da şöyle diyor;

‘’Hormonal sistem üzerinde olumsuz etki göstererek kilo alımına neden olan toksik kimyasallar obezojen yani obez yapıcı olarak adlandırılmaktadır. Obezojenler gıda maddelerine ve sulara bulaşarak beslenme ya da yaşadığımız çevre ve çalıştığımız iş ortamlarından temas ve solunum yoluyla bünyemize alınmaktadır. Bu kimyasal maddelerin zamanla hormonal sistemin işleyişini bozarak obeziteye neden oldukları düşünülmektedir.’’

Bebekler ve çocukların tüm toksik kimyasalların olduğu gibi obez yapıcı kimyasal maddelerin olumsuz etkilerine de yetişkinlerden çok daha duyarlı olduğuna dikkat çekiyor Bülent Şık; ‘’Yaşamının erken yaşlarından itibaren insanın kilo almasını kolaylaştıran ürünleri gören, temas eden, tüketen bir çocuğun gıda tercihlerinin ve alışkanlıklarının sağlıklı bir çerçeveye oturmasını ummak doğru değil. İçinde olduğumuz gıda çevresi, çocukların sağlıklı büyüme ve gelişme haklarına tehdit oluşturan bir çevre olarak görülmeli ve bu tehdidi bertaraf edecek kamusal önlemler alınmalıdır.’’

Gerek hormonal sistemi olumsuz etkileyen obezojenler gerekse gıda üretiminin kontrolsüz ve aşırı hırsla ticarileşmesini göz önünde bulundurursak obezitenin küresel olarak bir handikapa dönüşmesi kaçınılmaz. Doğru beslenme ve sağlıklı bir gıda çevresi ile büyük oranda önüne geçilebilecek olmasına rağmen milyonlarca insan çocuk yaşlardan itibaren yaşam kalitesini bozan hastalıklar, kanserler, ölümle sonuçlanan kalp damar hastalıkları ile karşı karşıya kalıyor. Hastalıkların neden olduğu psikolojik yıkım, maddi olarak karşılanması güç tedavi ve bakım maliyetleri birkaç farklı tez konusu olarak ayrıca ele alınabilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Hallere gelen ürün miktarı yüzde 30 düştü

Meyve sebze halleri zor bir süreçten geçiyor. Hallere gelen...

Ziraat Odası Başkanından kuraklık uyarısı: Yeşeren tahıllarda gelişim durdu!

Siirt ve Kurtalan Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Günbat, kuraklık...

Polyesterle pamuk ayrılacak plastiğe hammadde olacak

Bilim insanları, poli-pamuk karışımı kumaşlarının geri dönüşüm sorununu çözmek...

“Piyasa Dengesini Sağlayacak Hal Yasası Şart”

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, Meclis Başkanı...