Ben bu satırları yazarken Los Angeles / California’nın etrafı cayır cayır yanıyor. Aradan neredeyse 1 hafta geçmesine rağmen Palisades Yangını’nın sadece %13’ü kontrol altına alınabilmiş halde ve yeni açıklanan rüzgârlı günler dolayısıyla yangının tekrar coşması ihtimali bulunuyor. Dikkatinizi çekerim: Ocak ayındayız. Ve çoktan onlarca kişinin yanarak ve boğularak acılar içinde öldüğü ve çok kişinin hâlen kayıp olduğu bu yangınlar sırasında, geçtiğimiz yılın gezegen tarihinin en sıcak yılı olarak kayıtlara geçtiğinin ilan edilmesi, bilim gündemine adeta bir meteor gibi düştü.
Yüzyılı aşkın süredir düzenli olarak tutulan küresel sıcaklık kayıtları, uzun süredir korkulan o kritik eşiğe, “1.5°C sınırı”na 2024’te ulaştığımızı gösteriyor. 1.5°C’ye çoktan ulaşmamız, Paris Anlaşması’nın bizi korumaya çalıştığı savunma hattının çöktüğüne işaret ediyor. Yine de uzmanlar, sadece bir yılın verilerine bakarak sonucu ilan etmenin bilimsel açıdan doğru olmadığını, çünkü Paris Anlaşması’nın “1.5°C eşiği”yle kastettiği şeyin uzun yıllara yayılmış kalıcı bir ısınma trendi olduğunu vurguluyor. Ama gene de 2024 gibi ekstrem bir yılın rekorları böylesine açık arayla kırıyor olması, küresel ısınmayı dizginlemekte fena halde geç kaldığımıza yönelik korkuyu haklı çıkaran bazı ipuçları veriyor.
1800’lerden bu yana ölçülen en sıcak yıl
Önce tartışması olmayan gerçekleri kısaca özetleyelim: 2024, türümüzün 1800’lerin ortalarından beri ölçtüğü en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. Avrupa Birliği’nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi, NASA, NOAA, Berkeley Earth ve İngiliz Met Office gibi önde gelen kurumlar, 2024 sıcaklıklarının 1.5°C’ye ilk kez (ya da Berkeley Earth analizine göre ikinci kez) ulaştığını açıkladılar. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ise bu verileri harmanlayarak, 2024’te gezegenin geçmişe kıyasla ortalamada 1.55°C kadar daha sıcak olduğunu duyurdu. NASA ve NOAA ölçümlerinde 1.46°C-1.47°C gibi rakamlar görünürken, Berkeley Earth 1.62°C gibi daha yüksek bir sayı sunuyor. Bunların her biri, analizlerinin dayandığı yöntemlerden, veri kaynaklarından, farklı istasyonların birleştirilme biçiminden kaynaklı ufak sapmalara sahip. Ancak hepsinin ortak görüşü, 2024’ün “tartışmasız olarak” en sıcak yıl olduğu yönünde.
Yine de tek bir yılın 1.5°C eşiğini geçmesi, Paris Anlaşması’nın esasında hedefine konan kalıcı 1.5°C üst sınırının artık “aşıldığı” anlamına da (teknik olarak) gelmiyor. Paris Anlaşması, uzun dönemli bir sıcaklık artış ortalaması olarak 1.5°C sınırının aşılmamasını hedefliyor. Dolayısıyla 2024, “kırmızı çizgiyi” kalıcı olarak aşan bir milat olmaktan ziyade, küresel ısınmanın artık ne denli hızlı ve dengesiz bir seyir izleyebileceğini gösteren bir işaret fişeği gibi duruyor. Yani bu yıl 1.5°C’yi görmüş olmamız, 1.5°C bariyerini kırdığımız ve geri dönülemez biçimde 1.5°C üstüne çıktığımız anlamına gelmiyor; ama sabrı iyice tükenen küresel iklim sistemi, “Zamanınız daralıyor!” diye yüksek sesle haykırıyor diyebilirim.