En yakın tarihten başlamak istiyorum 2024’te hem damağımda hem dimağımda yer edenlere. Geçen hafta Kapadokya’daki Museum Hotel’de ‘Şefler Müzede’ etkinlik serisinin ilk yemeğindeydim. Konuk şef Yılmaz Öztürk’tü. Yılmaz Şef her iki gece için de ayrı menüler hazırlayarak yabancı bir mutfakta dahi bir profesyonelin nasıl harika bir iş çıkarabileceğini bizlere gösterdi. Tabii ki mutfağın asıl sahibi Saygın Sesli ve ekibinin başarılı ev sahipliğini de göz ardı etmemek gerek.
Yılmaz Şef’in bölge mutfak ve malzemelerine hâkimiyetini menüdeki her yemekte hissettik. Mesela pöç katmer. Kayseri’de pöç yani dananın kuyruksokumu taş fırınlarda pişirilir. Yılmaz Şef de iyice tiftik tiftik olmuş pöç etini altına ve üstüne minik lavaş parçaları koyup yanına da yörenin kaymak tadında, yoğun kıvamlı yağ yoğurdunu iliştirmişti. İkinci akşamsa pöçü özel bir mantı içerisinde kullanmıştı şef. Her iki gecede de ançüezi ilk gecede tereyağlı kıtırın üzerine, ikinci gecedeyse yoğun nefasetli bir köy tereyağının üzerine yerleştirmişti.
Museum Hotel’in sahibi Tosun ailesinin bölgeye katkısı büyük. Çünkü üst segment otel algısını 2002 yılında ilk onlar başlattı. Hatta yüksek kaliteli ve özgün deneyimler sunarken bulundukları destinasyonların da tanınmasını sağlayan Relais&Châteaux birliğinin Tükiye’deki tek temsilcisi de onlar. Otelin kurucusu Ömer Tosun, Kapadokya’nın tarihini ve kültürünü en iyi şekilde yansıtmayı amaçlamış. Gezerken Osmanlı dönemine ait seramikler, duvarlara asılmış antika halılar ve hepsi ayrı bir hikâye anlatan mobilyalarla zaman tünelindeymiş gibi hissediyorsunuz.