Gazetemizin dünkü 1.sayfasında yer alan habere göre Türkiye’deki ithalatçı firmaların sayısı 2017 yılıyla 2023 yılı arasında 72,058’den 252,908’e yükselmiş, ihracatçı firmaların sayısı ise 71,148’dan 139,349’a çıkabilmiş. Yazarımız İsmet Özkul’un dün yayınlanan bu habere eşlik eden yazısında yer alan grafikteki veriler de ithalatçı firmalarla ihracatçı firmalar arasındaki farkın özellikle 2021’den sonra hızla açıldığını gösteriyor.
Bu sonuç bir raslantı değil, 2017 yılının Türkiye ekonomisinin sonraki dönemin seçim takvimi dikkate alınarak hızlı büyümeye zorlandığı yıl olduğunu unutmamak gerekiyor. 2017 yılında ekonomiden sorumlu bakan olarak görevde bulunan Nihat Zeybekçi Kasım ayında düzenlediği bir basın toplantısında Türkiye ekonomisinin 2017 yılının sonunda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi haline gelerek dünyayı şaşırtacağını müjdelemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu büyük müjdeyi vereceği günü bekliyordu.
Mucize olmadı, komedi yaşandı
Bundan sonra yaşananlar beni hiç şaşırtmadı. Faiz teorisini yeniden icat eden büyük bir ekonomist olduğunu iddia eden Recep Tayyip Erdoğan TCMerkez Bankası’nı bizzat yönetmeye kalkınca finans piyasalarının alay konusu oldu. Başta damadı olmak üzere ekonomi yönetimine getirilen zevat da durumu düzeltecek adımları atamadı. Medyamız da görevini yapamayınca komediyi andıran bir dram yaşandı Türkiye ekonomisinde. Ben Dünya gazetesindeki köşemde ekonominin çıkmaza sürüklendiğini vurgulayan 90’ın üzerinde yazı yazdım ama hiçbir yararı olmadı, bu yazıları bir kitapta toplama önerimi de kimse ciddiye alamadı, başına gelebilecek olanları düşünerek.