“İleriye baskı yapan zekâ” bilimi motive ederken günlük bilgiyi de bilim süzgecinden geçmeye zorlar, kıymetli bilginin üretilmesini sağlar. Bilginin muteber olanı has fırınlarda pişerken, artıkları yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde promosyona düşer maalesef.
O yüzden her bilim dalında yıkıcı yeniliklerin önünü açmak, konuşulmayanı tartışmaya açmak geleceğin önünü açar. İşte bu yüzden günün sorunlarını bir kenara bırakıp tarımın geleceğine, geleceğin tarımına göz atmakta fayda var. Zira tarımdaki temel sorunlar yönetilmediğinde “tarım ülkelerin en önemli güvenlik açığı” olacak. İşte bu nedenle yeni ürünleri, yeni teknolojileri konuşmak hatta “eski köye yeni adetler” getirebilir miyiz diye bakmakta fayda var.
BAHTSIZ DARI
Tarım tarihinde, bazı coğrafyalar gibi bazı ürünler de bahtsızdır. Domates Amerika kıtasından çıktıktan sonra kısmeti açıldı. Buğday istisnasız herkesin ortak tat belleği. Patatesi sevmeyen yok. Dünyada 400 bin tür bitki türü olmasına karşın bugüne kadar 17 bin türü kültüre alındı. Günümüzde ortalama 200 tür ekiliyor. Tarım endüstrisi ortalama 20 ürünün ağırlığında. Günlük beslenmemizin %80’i 10 çeşitten oluşuyor. Bölgesel olarak değişmekle beraber bazı türler daha şanslı bazılarının kaderinde hor görülmek, dışlanmak var.
10 BİN YILDIR AYNI SOFRA
Modern çağın beslenme şekli yeni ve modern gözükse de aslında 10 bin yıl önceki Neolitik dönemden kalma Avcı Toplayıcı dönem alışkanlıklarıyla devam ediyor. Bereketli Hilal ve Orta Asya’da üretilen tahılların % 90’ı hala ekilmeye, gıda endüstrisinin taşıyıcı ürünü olmaya devam ediyor.
TÜRK TARIMI YENİ TAHILLARLA TANIŞMALI
Dünyada çok az bir bölgede üretilen bazı ürünler iklim kriziyle berabere yeniden gündeme geliyor. Islahçılar, tohum şirketleri kuraklığa karşı dayanıklı, besin değeri güçlü ürünleri ve yeni tahıl çeşitlerini yeniden çalışmaya başladı.