Ötesi yok, madem gecedeyiz; gündüzün ışıltısına taşı sözünü. Değiştir zamanın işaretlerini. Kendi kavminin dilini taşı zamana. Ama solanı solduğu yerde bırakma. Sözünün yabanı oradan filizlenir, bunu unutma.
Başladığın yerde durma, aynı suda iki kez yıkanılmaz demişti bilge anlatıcı; bunun kandilini söndürmeyenlerin bakışlarına dön yüzünü. İnanç değil, aslolan duygudaki düşüncedir. İnsanı insana taşıyacak olandır bu. Akıldan yolu geçenler bunu böyle bilir.
Bir bahçe kurmayı anlat işte böylelerine. Yani seni kendine sırdaş bildiğin yol arkadaşlarına. Yeryüzünün kurtuluşunun bir bahçe kurmak düşünün düşüncesiyle mümkün olabileceğini anlat ama onlara da. Bunun hiç de ütopya değil, gerçek olduğunu hatırlat bir de.
Ötede, okuduğun anlatıcı kendi bahçesini kurarken yaşadığı deneyimden söz ederken şunu söylüyordu: