İş insanı Mustafa Aslanhan ile birlikte Diyarbakır Organize Sanayi İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Sağır’ın misafiri olduk. Mehmet Ali başkan Dicle nehrinin kenarında muhteşem bir doğaya sahip yerinde ağırladı bizleri.
Ancak Dicle nehri çok kirli akıyordu ve ara ara çok kötü de kokuyordu. Sanırım insanoğlu olarak bizler Dicle nehrini becerisizliklerimiz ve menfaalerimiz için acımasızca kirletiyoruz. Dicle’ye, etrafında ki herkes tüm atıklarını akıtıyor. Sanırım buna kanalizasyon da dahil. Çünkü gelen koku kanalizasyon kokusu idi. Buna hakkımız olmadığına herkes katılır. Çünkü nehir, içinde ve dışında binlerce canlıya ev sahipliği yapıyor.
Aslında nehre en çok sahip çıkması ve koruması gerekenler, nehirden sulama yapan çiftçiler olmalı. Ancak onlar da belki farkında değiller ama yaptıkları vahşi sulama ile nehre zarar veriyorlar. Binlerce dönüm arazi Dicle nehrinden çekilen su ile sulanıyor. Çiftçilerin dışında direk şunlar diyerek isim verip kimseyi suçlamak istemiyorum. Zaten herkes yaptığının veya verdiği zararın farkındadır.
Hani böyle olacağına, nehrin etrafının ve nehrin kendisinin turizme kazandırılması mümkün mü, evet elbette ki mümkün. Ya da tatlı su balığı yetiştiriciliği veya meyve yetiştiriciliği yapmak mümkün mü , elbette ki mümkün.
Ancak bunlarla ilgili ne bir girişimimiz var ne de bildiğim kadarı ile bir projemiz var. Mevcut doğasını bozmadan Dicle nehri bize şu an verdiğinden çok daha fazlasını verebilir. Ancak bunun için bizim de ona bir şeyler vermemiz gerekir.
Sanırım Dicle Üniversitesi akademisyenlerinin Dicle nehri ile ilgili çok detaylı çalışmaları vardır. İleri ki dönemlerde onlarla da irtibata geçip bu bilgileri de sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle nehrin dünü ve bugünü ile ilgili bilgileri. Ancak o zaman yarattığımız tahribatın büyüklüğünü daha iyi anlayabiliriz.