Bir hafta arayla seyrettiğim bu filmlerde birbirinden çok farklı iki mutfağı izliyoruz. Buna madalyonun iki tarafı da denebilir. Her iki film de başarılı ve birlikte seyredildiklerinde üst düzey gastronomik denen mutfağın nereden nereye geldiğini çok iyi gösteriyor.
Son yıllarda yemek, gastronomi ve şefler üzerine filmler çok rağbet görüyor. Bunların birçoğu herkesin bildiği filmler. Örneğin ‘Babette’s Feast’ (Babet’in Ziyafeti, 1987) veya geçen sene gördüğümüz ‘The Menu’ (Menü, 2022) çok iyi filmlerdi. Televizyonlarda da gene gastronomi üzerine diziler var. Ben seyretmedim ama birçok okuyucum ‘The Bear’ (Ayı) adlı dizinin güzel olduğunu söylüyor. Benim seyretmeme nedenim özel kanallara üye olmaktan korkmam. Bir senenin sonunda üyelikten çıkmak isterseniz sizi kaybetmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve gerektiğinde hile demesem bile üçkâğıt denebilecek yöntemlere başvuruyorlar. Adını vermeyeyim ama meşhur kanallardan birinde üyeliğini sonlandırabilmek için eşim akla karayı seçti. Bu yüzden herhangi bir kanala abone olmayı reddediyor. Sanırım bu dertten mustarip olan sadece ben değilim…on yıllarda yemek, gastronomi ve şefler üzerine filmler çok rağbet görüyor. Bunların birçoğu herkesin bildiği filmler. Örneğin ‘Babette’s Feast’ (Babet’in Ziyafeti, 1987) veya geçen sene gördüğümüz ‘The Menu’ (Menü, 2022) çok iyi filmlerdi. Televizyonlarda da gene gastronomi üzerine diziler var. Ben seyretmedim ama birçok okuyucum ‘The Bear’ (Ayı) adlı dizinin güzel olduğunu söylüyor. Benim seyretmeme nedenim özel kanallara üye olmaktan korkmam. Bir senenin sonunda üyelikten çıkmak isterseniz sizi kaybetmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve gerektiğinde hile demesem bile üçkâğıt denebilecek yöntemlere başvuruyorlar. Adını vermeyeyim ama meşhur kanallardan birinde üyeliğini sonlandırabilmek için eşim akla karayı seçti. Bu yüzden herhangi bir kanala abone olmayı reddediyor. Sanırım bu dertten mustarip olan sadece ben değilim…
Gelelim, size önereceğim iki filme… Ben bu iki filmi bir hafta arayla seyrettim. Ve gerçekten çok iyi bir tezat teşkil ettiler. Buna madalyonun iki tarafı da denebilir. Her ikisi de başarılı filmler ve birlikte seyredildiklerinde üst düzey gastronomik denen mutfağın nereden nereye geldiğini çok iyi gösteriyor.
‘Menus-Plaisirs Les Troisgros’ Fransa’nın köklü lokantalarından birini konu alıyor.
İlk filmin ismi ‘Menus-Plaisirs Les Troisgros’ (Haz Menüleri, 2023). Troisgros, Fransa’nın en köklü lokantalarından. 3 Michelin yıldızına sahip. Şu anda üçüncü kuşak lokantanın başında. Yakın zamanda eski mekânlarından çıkıp kırsal alanda olağanüstü güzel ve son derece modern bir yere taşındılar. Film bir dokümanter ve 4 sa-at sürüyor. Yönetmen Frederick Wiseman, 94 yaşında. Hastane, okul gibi kurumların işleyişini gösteren dokümanterlerle ünlü. Bu filmde göstermek istediği de lokantanın ne kadar leziz yemekleri olduğu değil. Sonuç değil, süreç odaklı. Bize gösterdiği hem mutfağın hem de yemek salonunun işleyiş biçimi ve yemeklerin hazırlanma süreci. Film, şef César Troisgros’nun babası ünlü şef Michel Troisgros ve diğer mutfak elemanlarıyla tartışmalarıyla başlıyor. İstedikleri balık bulunamamış ve onun yerine hangi balığı ikame edeceklerini ve neyle eşleştireceklerini tartışıyorlar.