Yurt dışında bazı süt üreticileri, sürdürülebilir olarak üretilen gıda ürünlerinin bilinçli bir şekilde tüketimi anlamına gelen Rejeneratif hareketi takip etme vizyonuyla mevcut sürdürülebilirlik girişimlerini güncelliyor. Bunun için, hayvan ve toprak sağlığını destekleyen rejeneratif uygulamalar kullanılıyor.
Süt sektöründe yaşanan bu dönüşüm, rejeneratif tarımın süt ürünleri sektöründe norm haline gelmesinin önemli bir göstergesi.
Frontiers dergisinde yayınlanan bilimsel bir araştırmaya göre, hayvancılık sektörü insan kaynaklı toplam sera gazı emisyonlarının %14,5’inden sorumlu. Süt endüstrisi ise bu emisyonların yaklaşık %30’unun, yılda 2,1 gigaton karbon dioksitin kaynağı.
Rejeneratif tarım hakkında
Toprak sağlığı ve hayvanların otlatılması, rejeneratif tarımda önemli yere sahip iki başlık. Toprak sağlığı uygulamaları arasında toprak işlemenin neden olduğu toprak bozulmasının en aza indirilmesi, rüzgar ve su erozyonunu önlemek için çok yıllık örtü bitkileri kullanımı, toprak ortamını çeşitlendirmek ve haşere ve hastalık riskini azaltmak için ürün rotasyonları yer alır. Sığırlar için otlatma ise gübre yoluyla kendi sağlıkları ve toprak için kapalı bir besin döngüsü anlamında geliyor.
Sığırlar rejeneratif toprakta otladıklarında, gübrelerindeki besinler doğal olarak toprağa geri döner ve hem kendi sağlıklarına hem de toprağın verimliliğine fayda sağlayan kapalı döngü bir besin sistemi oluşturur. Besin açısından zengin bu gübre daha sonra stratejik olarak çiftliğin diğer alanlarına uygulanarak genel verimliliği daha da artırabilir.
Sözü edilen uygulamalar çiftçilikte, özellikle de dünyanın dört bir yanındaki kırsal bölgelerde yeni değil. Bununla birlikte, gün geçtikte daha fazla süt ürünleri çiftçisi ve markası rejeneratif tarımın önemini tüketicilere anlatmakta, Regenivore (Rejeneratif beslenme) hareketine katkıda bulunmaktadır.
Süt ürünleri sektörünün rejeneratif tarım çalışmaları
New York merkezli Maple Hill Creamery, antibiyotik, hormon veya genetiği değiştirilmiş yem içermeyen otla beslenen organik süt, tereyağı ve süt ürünleri üretiyor, ancak bunlarla yetinmiyor. Marka, ürettiği ürünlerini “İnsancıl. Yenileyici. İzlenebilir” olarak tanımlıyor ve bu tanım, meradan elde edilen çeşitli ot türleriyle birlikte her bir inek başına bir dönümlük alan sağlamayı da kapsıyor. Firma yaptığı açıklamada ineklerin ortalama 7-15 yıl yaşadığını ve bu sürenin sektördeki 1-4 yıllık yaşam süresinden üç kat daha fazla olduğunu paylaşarak hayvan refahına olan bağlılığını vurguluyor.
Otla beslenen A2/A2 türü ineklerden organik süt üreten, ABD merkezli bir süt çiftliği olan Alexandre Family Farm, Rejeneratif Organik İttifakı (Regenerative Organic Alliance) tarafından ABD’deki ilk Sertifikalı Rejeneratif süt çiftliği sertifikasını aldığını öne sürüyor. Firma, üretim yaptığı alandaki toprakta biyokütlenin 8 içinde %1-2’den %8-15 arasına çıktığını da beyan ediyor.
Geçtiğimiz yıl, Cheerios ve Chex Mix gibi ürünlerin çok uluslu atıştırmalık ve tahıl üreticisi General Mills, Ekosistem Hizmetleri Pazarı Konsorsiyumu ile işbirliği yaparak Eco-Harvest rejeneratif tarım programı için 3 milyon dolarlık bir yatırım yaptı. Program, sera gazı yakalama ve su kalitesini iyileştirme gibi sürdürülebilir tarım uygulamaları için krediler geliştiriyor ve satıyor.
Danone, dünya çapında 20 ülkedeki 58.000 çiftçisi için rejeneratif tarım yöntemlerini sürdürüyor ve sera gazı emisyonlarının önemli bir sorumlusu olan metan emisyonlarını azaltmak da dahil olmak üzere, tedarik zincirindeki tarımsal ayak izini %60 azaltma yönünde bazı girişimler yapıyor.
www.gidahatti.com/haber/19091837/sut-endustrisinin-gelecegi-rejeneratif-tarim-uygulamalarinda?
