Karadeniz Bölgesi’nin en doğusundaki son şehir Artvin için “cennetin dünya şubesi” diye boşuna dememişler. Gerçekten inanılmaz bir coğrafya… Her mevsim, her türlü doğa sporuna ev sahipliği yapmasıyla da tarihî ve kültürel zenginlikleriyle de kesinlikle diğer Anadolu kentlerinden çok net bir şekilde ayrılan bir şehir…
“En güzel şiirler yazılır,
Dağlarında Artvin’in,
Şair olası gelir,
En katı yüreklinin.
Kaçkar eteklerinde,
Cıvıl cıvıl kuşları,
Aşk dansları ederler,
Delikanlılarıyla kızları.
Mavisi, yeşili, kırmızısı,
Yükseklerde beyazı,
Dört mevsiminde bile,
Üşütmeyen ayazı.
Şair yanlış etmiş lafını,
Ben düzelttim gafını,
Paris’i değil dostum
Artvin’i görmeden ölme.”
Yukarıdaki sözler Nejat Uygur’a ait. Kendisine katılmamak elde değil. Artvin, gerçekten inanılmaz bir coğrafya… Dağları, yaylaları, nehirleriyle her mevsim bir başka güzel…
LİVANA’DAN ARTVİN’E
Çoruh Havzası’nda bulunan, geçmişte Gürcistan topraklarında yer alan Artvin, Osmanlı yönetimine girdiğinde “Livana”, Gürcüce “Artvini”, Ermenice “Ardvin”, Lazca “Art’vini” olarak anılıyordu (Zülfü Livaneli’nin soyadının ata topraklarından geldiğini biliyor muydunuz?).
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların eline geçmesiyle Artvin ve çevresindeki Gürcülerin önemli kısmı göç etmeye başlamış. O yıllarda Ermeniler de bu topraklarda yaşıyor ve genelde ticaretle uğraşıyormuş. Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından Artvin, 1918-1921 arasında bağımsız Gürcistan sınırları içinde yer almış. Rusya, Gürcistan derken Artvin ve Ardahan tekrar geri kazanılmış. 1936 yılında yeni kurulan Çoruh ilinin adı, 1956’da Artvin olarak değiştirilmiş.