Genetiği değiştirilmiş bitkilerle (GDO) pestisit kullanımının azalacağı vaadi ‘balon’dan ibaretmiş. Aksine GDO’lu tohumlarla üretilen türler, pestisitlerin kullanımını artırdı.
Oysa ki tohuma genetik müdahalelerin amacı, tarımda kimyasal kullanımı ve iş yükünü azaltmak, hasat verimini artırmaktı. Ancak beklendiği gibi olmadı. Aksine tüm maliyetleri artırdı.
Son yılların en yoğun pestisit tartışması, yabani bitki öldürücü glifosat üzerinden yürütülüyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (ARC) glifosatı, olası bir kanserojen olarak sınıflandırıyor.
Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası’na göre, GDO glifosat kullanımını frenlemedi.
Glifosat, yabani bitkilerde hayati aminoasitlerin üretimi için gerekli olan EPSPS enzimini engelliyor. Bu sayede metabolizma kesintiye uğruyor ve bitki ölüyor. Genetiği değiştirilen tohumlarla birleştirildiğinde ise etki daha da büyüyor. Çünkü yapılan genetik değişiklik, yabani bitkide glifosata karşı bir direncin gelişmesine neden oluyor. Böylece bitki glifosat püskürtülmesine rağmen aminoasit üretmeye devam ederek hayatta kalıyor.