Zeynep Arca Şallıel, Kırklareli’nde sürdürülebilirlik prensipleriyle sürdürdüğü bağcılık ve otelcilik macerasını, Dilek Bil’e anlattı: “Biyoçeşitlilik yaklaşımımızın doğal sonucu olarak çıkan bazı çiçekleri köyün çocukları bile hayatlarında ilk kez gördü. Bunun hem bir turizm değeri var hem ekolojik değeri var hem de bir hafıza değeri var. Bunlar bizim sahip olduğumuz en kıymetli şeyler”
Arcadia Bağları Kurucu Ortağı ve Yöneticisi Zeynep Arca Şallıel’in 20 yıl önce bir hayal olarak çıktığı yol bugün Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü üyeliğine kabul edilmiş önemli bir örnek. Şallıel, Bakucha’nın hikayesini Oksijen Sürdürülebilirlik Danışmanı Dilek Bil’e anlattı.
Çocukların farkındalığı bu sorunları sona erdirebilir
Dilek Bil: Sevgili Zeynep, babanız Özcan Arca ile birlikte 20 yıl önce bir hayal kurdunuz. Sürdürülebilirlik prensipleriyle bağcılık yapmak, üzümü katma değerli bir ürün haline getirmek, şarap üretmek aynı zamanda da önoturizm yapılan özel gastronomi deneyimi sunan bir ekosistem kurmak üzere yola çıktınız. Bilimsel yöntemleri kullanarak uzun seneler süren araştırmalar sonucu karar verdiğiniz bölge Trakya oldu. Istranca Dağları’nın hemen arkasındaki bu yöreyle ilgili öğrendikleriniz size nasıl bir yol işaret etti?
Zeynep Arca Şallıel: Biz yola çıkarken, uzun süre sadece bir hayaldi. Somutlaşmaya başladığı süreçte de artık çok net bir hedefimiz vardı. Yani üretmek istediğimiz ürünün karakterini biliyorduk, bir de oluşturmak istediğimiz ekosistemin bütün komponentlerini daha yola çıkmadan tanımlamıştık. Danışmanlarla bağlantıya geçtik, birtakım yöreleri gezmeye başladık. Bizim istediğimiz teruarın kriterlerine en çok Kırklareli uydu. Bu bölge de alüvyal toprakla dolmuş Istranca Dağları’nın farklı toprak özellikleri gösteren bölgelerinden örneklemeleri tek bir bağ içinde bünyesinde barındırıyor. Dolayısıyla bize uygun bir çalışma ve parselizasyonla aslında aynı üzümün çok farklı karakterlerini kapalı bir üretim alanında elde etme şansı veriyor. Bu da çok katmanlı, çok derinlikli ürünler yapma imkanı tanıyor.
Dilek Bil: Toprağı dengeli ve verimli hale getirmek için neler yaptınız? İklimin özelliklerini coğrafyayla birleştirdiğinizde neler çıktı önünüze?
Zeynep Arca Şallıel: Teruar dediğimiz şey, bir yerin iklim yapısı, toprak yapısı ve coğrafyasının bir arada sunduğu o eşsiz kombinasyon. Dolayısıyla buranın, bu teruarın potansiyeli bizi çok heyecanlandırdı. Tabii geldiğimizde birkaç yıl toprağı canlandırma yönünde hazırlık yaptık. 100 yıla yakın zamandır orada yapılan konvansiyonel tarım maalesef topraktaki birtakım canlı mikroorganizmaları öldürüyor. Bugün yaşadığımız tarım bölgelerindeki çölleşmeyi, toprağın özelliğini kaybettiğini zaten hepimiz biliyoruz. Mikroorganizmalar o toprağın içindeki mineral kadar, su tutma özelliği kadar önemli. Biz bu canlılığı tekrar yakalamak üzere iki yıllık bir program uyguladık. Hâlâ da o çalışmalar sürüyor.
Dilek Bil: Bağlarda seneler nasıl geçti? Örneğin, çocuklarınızın büyümesi ve hayatın dengesinden bahseder misiniz?
Zeynep Arca Şallıel: Biyoçeşitlilik bu yaklaşımın doğal bir sonucu. Otelde de tarımda da yaşam alanlarında da iyi, kaliteli hayatın tanımını biraz değiştirip farklı bir öneri sunmak.