“Kainatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, yeryüzünde İpek Yolu” der bir Özbek atasözü.
O İpek Yolu ki; Milat’tan önce 2’nci yüzyıldan 1800’lü yıllara kadar tüm dünyanın ticaretini sağlamış. Koskoca yerkürenin doğusunu batıya, kuzeyini güneyine bağlamış. Ta Çin’den Avrupa’ya kadar uzanmış. Nasıl mı? Tabii ki Türkiye üzerinden. Dünyanın gelmiş geçmiş bu en büyük ticaret yolunun 20 bin kilometresi, Türklerin yaşadığı coğrafyadan geçmiş. En aktif döneminde de Türklerin elinde olagelmiş. Daha önemlisi ise sadece tüccarların yani malların değil; bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuş. Yani dünyayı maddi-manevi şekillendirmiş.
İşte böyle hayati bir rol üstlenmiş olan bu topraklarda bu bilinç şimdi yeniden canlanıyor. İlk tarımın yapıldığı, ilk buğdayın ekildiği Anadolu’nun bilgeliğine sahip çıkılıyor. Buradan tüm dünyaya bu bilgilerin yayılması ve yine böyle bir tarihi rol hedefleniyor. Nasıl mı?
TARİHİ BİRLİKTELİK
Geçen yazımda, 6-9 Eylül tarihlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan Worldfood Istanbul’u (Türkiye gıda sektörünün uluslararası buluşma noktası) anlatmıştım. Türkiye’nin en büyük ihtisas ve ihracat fuarı olan Worldfood Istanbul, aslında 31 yıldır düzenleniyor. Merkezi Londra’da bulunan ve fuarcılık konusunda bir dünya markası olan uluslararası fuar şirketi ICA Events’in organizasyonunu yaptığı bu fuar, bu sene ise bambaşka bir boyut kazanıyor. Zira aynı çatı altında toplanan Türkiye’nin en önde gelen gıda şirketleri ve sektörle ilgili tüm STK’ları (sivil toplum kuruluşları) ve de dernekleri, bu fuara artık sahip çıkıyor.