Basta! Neo-Bistro’nun şefleri Derin Arıbaş ve Kaan Sakarya sanki evlerine misafir gelmiş gibi, güle oynaya, adeta gözleri kapalı yemek hazırlıyorlar. Ama ortaya çıkan tabakların ‘misafir bulduğunu yer’ misali olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çok lezzetli yemekler hepsi… Tarama Yunanistan’daki en iyi düzeye erişmiş. Bebek enginar, stracciatella peyniri ve asma yaprağı vinegret’li salata; tasarım, uygulama ve denge açısından ülkemde hiç görmediğim düzeydeydi. Beyin söğüşe de bayıldım. Bırakın İstanbul’u, bu tip bir bistro veya pub Paris’te ya da Londra’da olsa ses getirir.
ABD’li şef ve yazar Anthony Bourdain’in programlarında en sevdiğim şey, ‘gerilla tipi’ diye adlandırılabilecek çekim yöntemiydi. Kurgusu en ince detaya kadar tasarlanmış yani belki teknik olarak üst düzey ama yapay bir tarafı olan çekimlere alışkınız. Fakat onunki tam aksine rahat, evinde arkadaşları veya yeni tanıdıklarıyla sohbet eder gibi… Abartısız, içten ve samimi. Bourdain’in ruhunu yansıtan programlar bunlar. Belki bu yüzden biz, hepimiz, onu çok sevdik. Muhakkak ki gastronomi bilgisi, tecrübesi takdire şayan ve damağı da iyiydi. Ama onu başkalarından asıl ayıran, doğallığıydı.