Umur Talu: Sahte rakı, gerçek ölüm!

“Yasak, baskı, dayatma, haraç” adına yaptığınız bir şey insanları yanlışa, ucuza, tehlikeliye ve nihayetinde ölüme sürükleyebiliyor. 4 günde “medeniyetler şehri” İstanbul’da olan bu. 37 ölü!

İstanbul’da… sadece 4 günde… 37 ölüm… 27 entübe… ele geçirilebilen 33 ton.

Gördüğünüz gibi haberi size yudum yudum özetledim!

Şimdi şöyle düşünebiliriz:

1)Ben ölmedim!

2) Siz ölmediniz!

3) Ölenler yakınınız, bildiğiniz, tanıdığınız değil. Zaten bir kısmı Özbek miymiş neymiş?

4) İçmeselerdi!

5) İnsan gibi içselerdi!

6) Güvenmediğin yerden alınır mı?

7) Bunca dert arasında n’apim ya!

8) İçmenin cezası!

9) “Katiller” cezalandırılsın!

Bunlardan birini yahut birkaçını seçebilirsiniz. Hepimiz özgürüz. Hissetmekte de içip içmemekte de. Risk alıp almamakta da.

Öyle mi gerçekten?

Sahte” neden olur? Genellikle “kıymetli” olduğu için taklit edilir; kimi bilerek kimi bilmeden tercih eder. Çanta, tişört, mont vesaire ise dert değil, değil mi? “Ayıp, haksızlık, korsanlık, marka, patent” filan ayrı. Örneğin “jenerik” ilaçları savundum hep; çünkü ölüme karşı bir mücadele ve onlar “sahte” değil, sadece “patent tekeli”ne karşı nispeten ucuz alternatif.

Fakat burada “öldüren” bir “sahtecilik”ten söz ediyoruz. İçmeyenler kadar içenlerin de olduğu bir ülkede. Ve daha önemlisi, “içilmemesi”ni savunan, birçok yerde dayatan bir iktidarın devletinde, devletin “içenler” sayesinde yüksek vergilerle fiyatı aşırı sıçratıp o kaynaklarla Diyanet’i bile besleyip şişirdiği bir memlekette.

Sorun belki de buradadır. “Herkes içemesin ve içenler de yüksek vergili yüksek bedel ödeyip devleti görsün, beslesin” denen cennet ülkemizde, bir “bedel” de bu. İçmek isteyen birçok kişinin buna yasal-makul bedellerle ulaşamayınca, evinde üretmeye kalkışması veya tamamen sorumsuz, güvensiz şekilde “metanol’ü dayayıp ölümcül bedeller ödetmede aracı olması.

Yani “yasak, baskı, dayatma, haraç” adına yaptığınız bir şey insanları yanlışa, ucuza, tehlikeliye ve nihayetinde ölüme sürükleyebiliyor. 4 günde “medeniyetler şehri” İstanbul’da olan bu. 37 ölü!

Siz yukarıdaki maddelerden hangilerini seçerseniz seçin, ölümün hakikati ve ardındaki “dayatma” değişmiyor. Sahte içkinin bir kaynağı var ama sahteciliğin tek kaynağı o değil. Çünkü bir insan “sahte” riskine rağmen onlara yöneliyorsa, sadece “ayyaş, manyak, alkolik” olduğundan değildir belki. Belki tamamen “serbest piyasanız” buna itiyor, sürüklüyor, ölüme atıyordur.

Olamaz mı? Yasaklarınız fikirleri öldürmüyor, baskılarınız sindirse de insanların düşüncesini yok etmiyor; belki bunda da öyledir. Dayatmayla, baskıyla, bir şeyi herkesin erişemeyeceği hale getirmekle olmuyor ama öldürüyordur.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Bakanlık o markaları açıkladı: Mantı, köfte ve kebap yapımında sakatat kullanımı tespit edildi!

Tarım ve Orman Bakanlığı yaptığı denetimler kapsamında taklit ve...

Devlet gübre üretiminde neden yer almıyor?

Gıda enflasyonu, ülke ekonomisinin en önemli sorununu oluştururken, yüksek...

Çiftçi çıkış yolu arıyor: Maliyetinin yarısına bile alıcı bulamıyor!

https://youtu.be/cYQMZo24koM?feature=shared Çorum’un Alaca ilçesinde coğrafi işaret tescilli 'Alaca mor soğanı’...

Talan hazırlığını ağzından kaçırdı

Mustafa Çakır Muğla Akbelen başta olmak üzere birçok yerde maden...