Ümit Kartoğlu: Otantik ve deneyimsel eğitimin öncüsü Köy Enstitüleri ve sağlık ekseni

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bugün iş hayatında, yaşamda ve vatandaşlıkta başarılı olmak için ihtiyaç duyulan bilgi ve becerilerin yanı sıra 21. yüzyıl öğrenme çıktıları için gerekli destek sistemlerini tanımlamak ve göstermek amacıyla oluşturulan öğrenme çerçevesinin ilkeleri 84 yıl önce, 1940’ta Köy Enstitüleri aracılığıyla hayata geçiriliyor, ama biz çok kısa bir sürede bundan vazgeçip ezbere dayalı sistemi oturtuyor ve bugün ısrarla ondan vazgeçmiyoruz.

17 Nisan Türkiye tarihinde ve özellikle eğitim alanında önemli bir dönüm noktasıdır. Dünyada da benzerine az rastlanan köy enstitüleri, kuruldukları tarih açısından bir ilk oluşturur. 1940’ta kurulmaya başlanan enstitüler, 1946-1947 eğitim yıllarında kapatılmaya başlandıysa da eğitim felsefesi hiçbir zaman gündemden düşmedi. Geçtiğimiz hafta da değişik birçok etkinlik tarafından anılan/kutlanan köy enstitülerinin az bilinen bir yönü, sağlık eksenini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden sevgili sınıf arkadaşım Prof. Dr. Hilmi Uysal ile konuştum. Hilmi, Mualla Aksu ve Pakize Türkoğlu ile birlikte Temmuz 2023’te Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği‘nce kitap olarak da yayımlanan köy enstitülerinin sağlık eksenini inceleyen önemli bir araştırmaya imza attı: Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri – Sağlık Eğitimi ile Canlandırılacak Köy. Kitapla ilgili beni tek üzen şey Pakize Türkoğlu’nun çalışmanın kitap olarak yayımlanmasından bir gün sonra 25 Temmuz 2023’te aramızdan ayrılmasıdır.

Hilmi Uysal, Pakize Türkoğlu ve Mualla Aksu “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri – Sağlık Eğitimi ile Canlandırılacak Köy” çalışması sırasında

Hilmi şimdi Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Olarak çalışıyor. Hilmi’ye Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri çalışmasının nasıl başladığını, üç uzman bilim insanını bir araya getiren gücün ne olduğunu soruyorum. Hilmi, Pakize Türkoğlu’nun çok özel bir insan, Aksu Köy Enstitüsünün ilk kız öğrencilerinden, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünden yüz elliyi geçmeyen mezunlarından birisi olduğunu söylüyor. Türkoğlu’nu Tonguç ve Enstitüleri kitabı nedeniyle tanımış.

Pakize Türkoğlu’nun Köy Enstitüleri ilgili kitapları

“Gazipaşa’da oturuyordu ve sanırım onunla yapılan son söyleşilerden birisini yapma fırsatım ve onurum oldu. 1927 doğumluydu ve beyni, kavrayışı ve belleği müthişti, çok etkileyici idi. Ayrıca yaşının verdiği bilgelik sinmişti konuşmalarına. Onunla köy enstitüleriyle ilgili en çarpıcı ortak ilgimiz köy enstitülerinin sağlık alanındaki etkisi idi. Daha önce Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı iken Köy Enstitüleri Sempozyumu düzenlemiş ve orada tıp eğitimindeki temel felsefe ile köy enstitülerindeki eğitim felsefesindeki çakışmaları anlatmıştım. Bu konuşma daha sonra derneğin yayın organı Akademik Bilinç‘te yayınlanmıştı. Mualla Aksu da Sempozyum nedeniyle tanıştığımız, Antalya’daki Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneğinin kurucu başkanı idi ve ayrıca Eğitim Fakültesi öğretim üyesi idi. Üçümüz de birbirimizi tanıyorduk ve Köy Enstitülerinin ülkemiz sağlık sistemine etkilerinin ne olduğu sorusunun peşinde koşmada kolayca bir araya geldik. Yani bizleri bir araya getiren güç köy enstitülerinin yaşayan ruhuydu!”

Hilmi, bir Köy Bölge Okulları öğretmeninin torunu olarak doğmuş. Köy Enstitüleri ya da felsefesinin onu nasıl etkilediğini merak ediyorum. Hilmi, Köy Bölge okulları aslında Köy Enstitüleri sisteminin içinde planlanmış ve üzerinde İsmail Hakkı Tonguç’un ince ince düşündüğü bir uygulama olduğunu söylüyor:

Dedemin tek gözünü çiçek hastalığı nedeniyle kaybetmiş olması ve Çorum’un harf devriminden sonraki halk okullarında erişkinlere okuma yazmayı öğreten ilk öğretmenlerden olması benim üzerimde çok etkileyici iz bırakmıştı. Dedemin köy bölge okulunda öğretmen olması nedeniyle babam da ilkokulu köyde okumuştu. Babamın köylülere duyduğu saygının ve onlarla kolayca anlaşmasının altında bunun yattığını düşünüyorum. İster istemez bizlerde bu davranış, bakış ve kavrayış biçiminden etkilenmiş olmalıyız.”

Köy Enstitüleri gündemden hiç düşmedi. Ama genelde sanki Köy Enstitülerinin sadece öğretmen yetiştirme misyonu vardı gibi bir bellek var genelde. Niye olayın sağlık ekseninin enstitülerin yetiştirdiği öğretmenler kadar bilinmediğini soruyorum Hilmi’ye.

“Bu, kitabımızın en hassas noktası bence” diyor Hilmi, “İsmail Hakkı Tonguç köy enstitülerinin sadece bir okul değil köye yararlı eleman yetiştiren bir yapı olarak kavraması ve bunu çok sağlam temellere dayandırması sonucunda köy sağlık kolu doğuyor. Sağlık Bakanlığının köylerdeki sağlık sorununu çözmekle ilgili dikey örgütlenme dışında başka bir planı ya da hayali yok. Hatta Sağlık Bakanları, örneğin Dr. Behçet Uz köy enstitüleri sistemini anladığım kadarıyla küçümsüyor ve ciddiye almıyor. 1943 de 4459 sayılı yasanın kabul edildiği zamanki Sağlık Bakanı Dr. Hulusi Alataş idi. Onun daha ılımlı baktığı ve yasayı desteklediği anlaşılıyor. Ancak çözüm yolunu onlar bulmuyor. Sağlık Bakanlığının sorununu çözecek anahtarı Eğitim Bakanlığı buluyor ve sorunu üstlenip elemanları kendisi yetiştiriyor. Benzer bir çekinceli ve hatta pasif agresif yaklaşım Tarım Bakanlığında da var görünüyor. Ziraat elemanımı ben kendim yetiştiririm diye yaklaşıyorlar ve Köy Enstitülerine mesafeli duruş içindeler. Gerek sağlık bakanlığının kerhen tutumu ve gerekse köy enstitülerinin temel omurgasını oluşturan köye yararlı eleman yetiştirme fikrine karşı çıkanlar köy enstitülerinin bu en özgün çözümünün kamuoyunca, halkça bilinmemesini istedikleri sonucunu çıkarıyorum. Zaten kapatılma sürecinde de ‘Köy Sağlık Memurlarının yetiştirilmesine son verdik’ diyemeyeceklerinden bunu sessiz sedasız yapıyorlar, öğrenci almayarak okulu kapatıyorlar.”

  Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmiş değerler. Ben Köy Enstitülerinde yetişmiş sağlık alanında benzer başarılara imza atanlar adına bir tek Prof. Dr. Ayşe Baysal‘ı biliyorum (Baysal İvriz Köy Enstitüsü’nden, öğretmen, sonra Türkiye’de ilk Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nün kurulmasına imza atıyor). Sağlık alanında yetişen isimsiz kahramanları soruyorum Hilmi’ye.

Gezici köy sağlık memuru olmak öyle kolay bir görev değil” diyor Hilmi, “Kendi alanlarında 15-20 köy var ve bir ayda bunların hepsini görmeleri gerekiyor. Köylerdeki sağlık sorunu ise dağ gibi ve aslında başlarını kaşıyacak zamanları olmuyor. Okudukları, ifade güçlerini geliştirdikleri ve çok iyi gözlemci oldukları anlaşılıyor. ‘Sağlık Ekseniyle Köy Enstitütleri’ kitabimizda üç sağlıkçının yazdığı kitaplardan bahsettik: Süleyman Özerdem, Muhsin Civelek ve Rüştü Kartal. Maalesef kitaplar hak ettikleri ilgiyi görememiş. Ayrıca köy enstitüsü yazınını oluşturan diğer mezunların yazdıklarına benzer, anılarını anlatma biçiminde oldukları için de etkileri sınırlı kalıyor. Fakir Baykurt ve arkadaşlarının düzeyiyle karşılaştırmak doğru olmayabiliyor kanımca ancak ülkemiz sağlık düzeyine katkıları, bahsettiğin yazarların ülkemiz yazın dünyasına katkılarından aşağı değil kesinlikle.”

Harun Karadeniz, 1960’li yılların gençlik hareketlerinin öncülerinden biri. 12 Mart darbesi sonrası Dev-Genç davasından tutukluyken hapishanede yakalandığı kanser hastalığının tedavisi için izin verilmemiş ve Harun Karadeniz’i 15 Ağustos 1975’te kanserden kaybetmiştik. Karadeniz’in Olaylı Yıllar ve Gençlik, Eğitim Üretim İçindir, Devrimcinin Sözlüğü, Yaşamımdan Acı Dilimler ve Kapitalsiz Kapitalistler kitapları mevcut. Hepsi okunası, ama Tan Oral ve Alper Uygur’un çizgilerinin süslediği Eğitim Üretim İçindir‘i ben bir başka severim. Bir eğitim uzmanı olmayan Karadeniz’in kitabı aksaklıkları ve çözümsüzlükleri ortaya koyarak yaptığı saptamalarla bunların çözümüne katkı sağlayan oldukça alçakgönüllü bir kitap. Kitabın en önemli bölümlerinden biri 39-45. sayfalardaki Köy Enstitüleri bölümü. Karadeniz, “eğitim üretim içindir”, “eğitim yaratım içindir” ilkeleri ışığında bu incelemeyi yapar ve bölümü şu değerlendirme ile bitirir:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Marmarabirlik’in 354 milyon liralık ödemesi yarın yapılacak

Ürün alımlarına Ekim ayında başlayan Marmarabirlik, yarın 354 milyon...

Milleti zehirleyen nişasta bazlı şeker (NBŞ) firmaları halktan gizleniyor!

Tarım ve Orman Bakanlığı, ürettiği nişasta bazlı şekerleri kanunlara...

The Telegraph yazdı: Kilo vermek için en iyi 10 yiyecek

Kilo vermek söz konusu olduğunda uzmanlar, yiyemediğiniz şeylere odaklanmak...

757 milyon insan yetersiz besleniyor

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre,...