Türkiye’de son 10 yılda tarım ve gıda alanında vurucu yapısal değişiklikler ve reformlar neler oldu madde madde yıl yıl şema olarak vermek gerekirse hangi gelişmeleri öne çıkarırdınız?
2014’ten günümüze Türk tarımının geçirdiği önemli yapısal değişiklikler oldu. Bu esasen bir önceki 10 yılda Avrupa Birliği’ne uyum çabalarıyla ivmelenen sürecin devamıdır. Avrupa Birliği çıpasıyla Türkiye tarım, gıda ve balıkçılık sektörlerinde önemli atılımlar yaptı.
AB uyum sürecinin en etkili çıktıları arasında Arazi Parsel Tanımlama Sistemi vardır. Bununla ülke genelindeki tarım parsellerinin tespit edilmesi ve kimliklendirilmesi hedeflenmiştir. Buna ilave olarak, tarımsal desteklerin izlenmesi amacıyla AB’de kullanılan Entegre İdare ve Kontrol Sisteminin Türkiyede de kurulması için projeler başlatılmıştı. Bu iki politika aracının tesis edilmesi hem üreticinin gelir istikrarı sağlaması hem de tüketicinin daha hesaplı fiyatlarla gıda tüketmesi için başvurulan temel reformlardan biridir.
Örneğin “Gıda Güvenilirliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” faslı müzakereye açılmıştı. Bu çerçevede gıda güvenliği anlamında mevzuat uyumu için önemli aşamalar kaydedilmiştir. 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” ve bu kanunu takiben yaklaşık 200 ikincil düzenlemeyle gıda güvenliği ve hijyen alanında önemli adımlar atılmıştır. Alo Gıda hattı gibi uygulamalarla gıda güvenliğinde sivil denetim mekanizması oluşturuldu. Yine AB standartlarında Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı inşa edilerek teçhiz edildi ve hizmete girdi. Böylece tüketicilerin yanıltılması, işletmeler arasında haksız rekabet gibi alanlarda olumlu manada bir ilerleme sağlandı. Bu tabi uluslararası alanda da Türkiye’nin gıda ve tarım ürünlerinde rekabet gücüne önemli katkılar sağlayan bir gelişmedir. Dış ticaret bakımından gündem olan kalıntı meselesinin takibi ve eradikasyonu için de hasattan gümrüğe kadar bir dizi kontrol mekanizması tesis edildi.
Hayvan sağlığı ve refahı alanında da son 10 yılda önemli gelişmeler kaydedildi. Büyük ve küçükbaş hayvanlar küpelenerek ve Hayvan Kayıt sistemi geliştirilmek suretiyle idari kayıtların oluşması sağlandı, diğer taraftan e-reçete kayıt sistemi ile de bir hayvan hastalığının takibi ve bu hastalıklarla mücadele için önemli bir idari kayıt sistemi daha oluşturulmuş oldu. Gümrüklerde Veteriner Sınır Kontrol Noktaları inşa edilerek, ithalat prosedürleri konusunda kılavuzlar oluşturuldu. Böylece ülkeye giren ithal hayvan ve karkas etlerin sağlık şartları için daha iyi bir denetim mekanizması oluşturuldu. Örneğin hayvan refahının sağlanması kapsamında nakil edilecek hayvanlar için AB normlarında dinlenme istasyonları kurulmasına yönelik yönetmelikler çıkarılarak fiziksel altyapı hazırlandı. Hayvancılıkta Bölge Kalkınma İdarelerinin destekleme programları ile Ziraat Bankasının avantajlı kredi programları sektördeki et açığını gidermeye yönelik hamleler oldu. Islah ve veterinerlik hizmetlerine çiftçinin katılımı da birer önemli adımdı. Halk Elinde Islah ve İşletme Odaklı Koruyucu Hekimlik Sistemi yaklaşımları yenilikçi adımlardır.
Türkiye, su ürünlerinde avcılık konusunda olmasa da yetiştiricilik üretiminde Avrupa ülkeleri arasında ilk sıraya yerleşti. Su ürünleri yetiştiricilik üretimi 515 bin ton, toplam su ürünleri üretimi de 850 bin tona ulaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Balıkçı Gemileri İzleme Sisteminin (BAGİS) kurulması önemli bir reform adımı olmuştur yasadışı balıkçılıkla mücadele için.
Sertifikalı tohumluk üretimi ve kullanımı desteklenerek sertifikalı tohumluk üretimi katlandı ve ülkenin kendi kendine yeterliliği yüzde 97 düzeyine çıktı.
Kırsal kalkınma alanında AB uygulama çerçevesine intibak sağlandı ve bu durum AB İlerleme Raporlarında yeni adıyla Türkiye Raporlarında bu konu olumlandı. Hibe programları tarım dışı kırsal istihdam imkanlarını da ülke sathında güçlendirdi. AB destekli IPARD III Programının kapsamının 42 İlden 81 İle çıkmış olması bu manada önemlidir. Bakanlığın AB destekli IPARD Programı ve ulusal bütçe destekli Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı uygulamaları ile ivme kazanan kırsal kalkınma hibe programlarına Bölge Kalkınma İdarelerinin eylem planlarında ve Kalkınma Ajanslarının mali destek programlarında yer alan tarım ve kırsal kalkınma faaliyetleri de söz konusu hibe programlarını tamamlayıcı bir fonksiyon gösterdi.
Türkiye Tarım Sigortaları Sistemi/Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kapsamı genişletilerek afet dirençli tarımsal üretim konusunda ilerleme sağlandı. Ülkenin iklim aşırılıkları, ekonomik krizler, pandemi veya çatışmalar gibi dışsal kırılganlıklar karşısında yetkinlik sağladığını gerek Covid Salgını gerekse Ukraynadaki savaş da teyit etmiştir.
Türkiye gıda fiyatlarının kontrollü bir şekilde yürütülmesini teminen TMO, Et ve Süt kurumu, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri veya ÇAY-KUR gibi kamusal kuruluşlar eliyle piyasa regülasyonlarına odaklanıldı. Daha önce kurulan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları, İzleme ve Değerlendirme Komitesi çalışmalarıyla gıda fiyatlarının yönetilmesi için çok taraflı ortak bir akılla hareket edilmeye başlandı.
Tarım ve Orman Bakanlığı, sözleşmeli üretimin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve kayıt altına alınması amacıyla “sözleşmeli üretim yönetim sistemi”nin kurulmasını kararlaştırdı. Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB), elektrik ürün senetleri (ELÜS) aracılığıyla tarım ticaretinde bir dijitalleşme adımı atıldı. Pandemi döneminde hayata geçirilen Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) da bu eğilimin bir neticesi oldu.
Tarım ürünleri ticaretinin düzenlenmesinde diğer bir önemli reform adımı lisanslı depoculuğun geliştirilmesi oldu. Mevcut durumda TMO-TOBB Lisanslı Depoculuk Anonim Şirketinde (LİDAŞ) depolamaya uygun nitelikte ve standardize edilebilen şartlarda olması kaydıyla birçok ürün işlem görmeye başladı. Bu durum üreticilerin hasat sonrasın ürünlerini piyasa değerinin altında satma baskısını azaltmıştır.
Türkiye, tarımsal araştırma ve geliştirme faaliyetlerine TÜBİTAK ve TAGEM işbirliğinde ciddi bir önem verdi. Örneğin kuraklığa duyarlı tohum araştırmalarına ağırlık verildi.
Gıda kaybı ve israfıyla mücadelede Gıdanı Koru Kampanyası ve su verimliliğinde Su Seferberliği ulusal kampanyaları ile tarımda çevresel sürdürülebilirlik anlamında büyük kamuoyu kampanyalarına imza atılmıştır.
Tarımsal destekleme sistemi tarım havzaları bazlı üretim desenini gerçekleştirmek üzere hayata geçirildi. Havza Bazlı Destekleme Modeli denilen bu sistem 2017’de Milli Tarım Projesinin bir unsuru olarak ifade edildi. Bu sistemi altlık olarak kullanan ‘’tarımsal üretim planlaması ve yeni destekeme modeli’’ adıyla yepyeni bir mekanizma 2024 yazında kamuoyuna açıklandı. Su kısıtını ve verimlilik parametrelerinin öne çıktığı bu yeni modelde ülkenin üretim peyzajının ulusal gıda güvenliğini destekleyecek şekilde dönüştürülmesi gayesiyle isteğe ve isteğe bağlı olmayan kalemlerle 3 kademeli ve birbirini tamamlayıcı bir destekleme modeli geliştirildi. Yayımlanan yönetmelikle Tarım ve Orman Bakanlığına tarım ürünlerinin arz ve talep miktarları ile yeterlilik derecelerini dikkate alarak ürün veya ürün grupları itibarıyla tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirleme yetkisi verilmiştir.
Gençlerin çiftçilik mesleğine yönlendirilmesi için başlatılan genç çiftçi veya şimdiki adıyla uzman eller projeleri tarım nüfusundaki yaşlanma problemine karşı geliştirilen çözümler oldular. Tarımsal desteklemeler arasında alan bazlı olarak uygulanan küçük ölçekli işletme desteği de yine son dönemde aile çiftçiliğini desteklemek için reformist adımlardan biri oldu.
Çiftçilerin piyasada rekabet gücü kazanmaları yolunda önemli bazı kurumsal adımlar atılmıştır. Örneğin üretici örgütlerinin ticarette bulunmaları ve tarımsal danışmanlık işlevlerini güçlendirmek gibi.
Türkiye tarımsal arazi varlığını 23.9 milyon olarak güncellemiş ve bunun kullanım alanlarını TÜİK rakamlarıyla düzenli yayınlamaya başlamıştır. Sulamaya açılan alanlar ve arazi toplulaştırma sahalarının büyüklüğü gibi iki temel yatırım alanının 2018’den itibaren ana otoritesi olan DSİ bu tarihten sonra bu rakamların daha sağlıklı üretilmesinde de vesile olmuştur. Tarım arazilerini büyütmek isteyen ehil mirasçılara faizsiz kredi desteği uygulaması da önemli bir adım olmuştu.
Bu konuda bir diğer gelişme çeşitli nedenlerle boş bırakılan tarım arazilerinin tarımsal üretime kazandırılmasına yönelik düzenlemeler uygulamaya konulmuştur. Örneğin bahse konu düzenleme kapsamında, mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait olup üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin, kira geliri arazi maliklerine ait olmak üzere ve arazinin vasfının değiştirilmemesi ve kira bedelinin rayiç bedelden aşağıda olmaması kaydıyla Bakanlık tarafından kiraya verilmesi hüküm altına alınmıştır.
Ancak genel tarım sayımının yenilenmesi yönünde Kalkınma Planlarında yer bulan konu hakkında ancak 2023 yılında bir aksiyon alınabilmiştir. TÜİK ve Tarım ve Orman Bakanlığı arasında akdedilen protokol gereğince tarım sayımı 2025-2026 döneminde icra edilecektir. Bu husus Bakanlığın elindeki onlarca bilgi ve kayıt sistemi vasıtasıyla toplanan idari kayıt temelli verilerin güncellenmesi ile TÜİK tarafından üretilen resmi tarım istatistikleri için baz alınan örneklem sisteminin de güncellenmesine katkı sunabilecektir. Böylece kapsamlı bir tarım envanterinin oluşturulması sağlanmış olacaktır.
FORBES DERGİSİ