Ziraat Yüksek Mühendisi
Şeker pancarı üretiminde şeker oranı anlamına gelen polar şeker varlığı çeşitli faktörlere bağlıdır.
Bu faktörler içinde birincil ve asıl etken toprak ve iklim şartlarıdır.
Seçilen tohum çeşidi, gübreleme ve sulama yanında dekardaki bitki sıklığı ve ekim nöbeti uygulamasını da pancarda polar şeker varlığı etkileyen diğer faktörler olarak sayabiliriz.
Pancarda polar şeker varlığı artışında %80 oranında baskın etken olan toprak ve iklim şartlarını açıklamadan önce şeker varlığını artıran ikincil etkenlerin başında tohum çeşidini sayabiliriz.
Şeker Pancarı tohumları üç ana gruba ayrılır. (N) Tipi pancar tohumları vejetatif gelişme ağırlıklıdır. (N) Tipi pancar tohumlarının Dekar’a rekoltesi yüksek olsa da polar şeker varlığı diğer tohum cinslerine gore düşük olur.
Bu tohumlar, toprakta fosfor(P) ve Potasyum(K) besin elementlerinin yeterli olduğu topraklarda tercih edilir.
Bu özellikteki topraklarda (N) tipi tohum kullanıldığında rekolte yüksek olduğu gibi polar şeker varlığı da bir miktar yüksek olur.
(Z) Tipi pancar tohumları şeker varlığı ağırlıklı olarak yüksek olan tohumlardır.
Bu tohumlar, özellikle dekara rekoltesi yüksek olan bölgelerde kullanılması tavsiye edilir.
(NZ) tipi tohumlar ise hem şeker varlığı, hem de rekoltesi yüksek çıkan pancar tohumlarıdır.
Şeker fabrikalarının ve pancar üreticilerimizin tercih etmeleri gereken tohum cinsi (NZ) tipi tohumlardır.
Bu tohumlar ekildiğinde doğru gübreleme seyreltme ve sulama yapıldığında ekilen pancarların şeker varlığı ve dekara rekoltesi yüksek olur.
Pancarda polar şeker varlığını artıran diğer ikincil faktörlerde biri de gübrelemedir.
Topraklarımızda Fosfor ve Potas varlığı yüksek olsa da bu besin elementleri gerek topraklarımızdaki organik madde noksanlığından, gerekse bu besin elementleri bitkilerin alabileceği formda olmadıkları için toprak analiz sonucuna göre mutlaka toprağa ilave edilmeleri gerekir.
Bir zamanlar Türkşekerde uygulanmakta iken daha sonar terk edilen pancar ekilecek münavebe sahasından toprak numuneleri alınıp analiz edilmeleri uygulaması daha sonra Türkşekerde terk edildiği gibi özelleşen şeker fabrikalarının hiç birinde uygulanmamaktadır.
Bu durumda üretici alışkanlıkları hangi gübreden yöne ise üreticilere o cins gübreler dağıtılmaktadır. Özellikle toprak PH’sının yüksek olduğu tarlalarda kükürt katkılı azotlu gübreler kullanılmadığında bitkiler toprağa atılan azot ve fosfordan yeteri kadar faydalanamamaktadırlar.
Pancar yetiştiriciliğinde dekar başına yüksek verim almak, şeker varlığı yüksek olan pancar üretmek isteniyorsa pancar ekilecek alanlardan alınacak toprak numunelerinin analizleri sonuçlarına göre toprağa Azot, Fosfor, Potas ve bunların dışında Kükürt ve diğer iz elementlerin mix gübrelerle toprağa muygulanmaları gerekir.
Şeker pancarı yetiştiriciliğinde azotlu gübre uygulamasının en geç Haziran ayı sonuna kadar tamamlanması gerekir.
Pancar köklerinde şeker varlığı ve kök gelişiminin yükselmesi için pancarın Temmuz ve Ağustos aylarında topraktan alması gereken ana besin elementleri Fosfor ve Potasdır.
Bu dönemlerde azotlu gübre uygulaması, köklerden ziyade yaprak gelişimini tetikler, yapraklar olması gerekenden fazla gelişirken kök gelişimi zayıflar.
Bu durumda pancarda polar şeker varlığı da düşük oluşur.
Sonuç olarak hatalı gübrelemenin polar şeker varlığına ve rekolteye olması gereken katkılar da mümkün olamamaktadır.
Pancarda polar şeker varlığını etkileyen diğer faktörler de ekim nöbeti uygulaması, bitki sıklığı ve sulamadır. Pancar ekicilerinin büyük bir ekseriyeti tarlaları ya belli bir nakit karşılığı ya da dekar başı belli bir pancar miktarının bedeli karşılığı kiralama ile pancar üreticiliği yapmaktadırlar.
Mevcut şartlarda şeker pancarı dışında alıcısı belli olan, ayni ve nakdi avansları olan başka bir ürün olmadığından üreticiler maalesef kiraladıkları ya da icarladıkları tarlalara ard arda şeker pancarı ekmekte ve yıldan yıla polar şeker varlığı azalırken Niğdenin bazı bölgelerinde her yıl patates ekilen tarlalarında olduğu gibi ard arda pancar ekilen tarlalarda da tedavisi uzun yıllar sürecek olan toprak hastalıkları da artmaktadır.