TÜSİAD ve Doğa Koruma Merkezi orman ekosistemleri ve yutak alanlarının korunmasını içeren çözüm önerilerini açıkladı.
TÜSİAD tarafından Doğa Koruma Merkezi’nin içerik paydaşlığında hazırlanan “Türkiye’de İklim Krizi ile Mücadelede Orman Ekosistemleri ve Yutak Alan Yönetimi” Raporu, iklim krizi, biyoçeşitlilik krizi ve orman ekosistemleri arasındaki ilişkiyi ele alıyor ve ormanların yutak alan işlevlerini analiz ediyor. Bu kapsamlı rapor orman kaybına uğrayan Türkiye için çok değerli veriler kadar öneriler de içeriyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan raporla ilgili, Orman yönetimi anlayışımız iklim krizi kapsamında dönüştürülmeli. Sürdürülebilir arazi ve iyileştirilmiş orman yönetimi uygulamaları karbon tutma çalışmalarında öncelikli yaklaşımlar olarak değerlendirilmeli. Ekolojik, sosyal ve ekonomik faydaları artıracak bir karbon denkleştirme modeli hedeflenmeli. Özel sektörün de yutak alanların korunması, artırılması ve karbon denkleştirme çalışmalarına katkısını artıracak; karbon tutumu amaçlı yatırımları teşvik edecek sistem ve mekanizmalarının katalizör rol oynayacağına inanıyoruz” diyor.
İklim değişikliği ve Türkiye’nin iklimi
- Artan sıcaklık ve kuraklık eğilimi nedeniyle; Sulak alanlar ve ormanlar başta olmak üzere doğal ekosistemlerimiz zarar görüyor. Alansal olarak küçülen bu ekosistemlerin yutak kapasitesi azalıyor.
- İklim değişikliğine ilişkin çalışmalar Akdeniz havzasındaki birçok ülkeyle birlikte Türkiye’de de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin daha yoğun yaşanacağını gösteriyor.
- Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde; Arazi bozulumu başta olmak üzere karbon salımını artıran süreçler hızlanacak ve ağaçlandırma gibi faaliyetlerle karbon bağlanmasını sağlayan yutak alan artırma çalışmaları verimsiz hale gelecek.
İklimi değişen Türkiye’de orman ekosistemleri ve yutak alanlar
- Orman ekosistemleri ve ekosistem hizmetleri iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini önlemek ve olumsuz etkilerine uyum sağlamak için “karbon döngüsü” gibi güçlü araçlar sağlar.
- İklim değişikliğine bağlı olarak orman ekosistem dinamiklerinin ve işleyişinin değiştiğini göz önüne almalı; orman yönetimi anlayışımızı değiştirmeliyiz. Orman ekosistemlerinin uyum kapasitesinin artırılması, ormanların karbon bağlama fonksiyonun güçlendirilmesi ve ormanlardan odun ham maddesi ihtiyacının karşılanması arasında bir denge gözetilmelidir.
- Türkiye’de 20 bin hektarın altında bulunan yıllık ortalama yanan alan miktarı son yıllarda yükselirken, yangın sayılarında da artış eğilimi görülüyor. 1990-2010 yıllarında ortalama 2 bin civarında olan yangın sayısı son 10 yılda 2 bin 600’ün üzerine çıktı (2022).
Türkiye’de arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılık sektörü tarafından;
• 1990 yılında 67 milyon ton CO2 olarak atmosferden alınan sera gazı miktarı
• 2017 yılında 75 milyon tona yükseldikten sonra azalmaya başlayarak
• 2021 yılında 47 milyon tona düştü.
- Ekosistemler tarafından, 1990 yılında yıllık atık olarak tutulan CO2 miktarı sera gazı salımlarımızın yüzde 30’una denk düşerken, 2021 yılında bu oran yüzde 8 olarak gerçekleşti.
Ekosistem hizmetleri, ekosistemlerin insanlara ve diğer canlılara sağladığı ürün ve hizmetlerin tamamını tanımlar ve dört kategoride incelenir:
Türkiye’de 1937-2021 yılları arasında orman yangını verileri
İklim kriziyle mücadele için nasıl bir ormancılık politikası olmalı?
• İklim değişikliğinin orman ekosistemleri üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek, orman ekosistemlerini korumak ve genişletmek için orman yönetimi ile ilgili politika ve mevzuatın da uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
• Ormanlarda tutulan karbon miktarında son yıllarda yaşanan düşüş, eğiliminin tersine çevrilmesi ve ormanların uyum kapasitesinin artırılması için ormancılık politikalarında kapsamlı değişikliklere ihtiyaç var.