TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinde söz alan muhalefet milletvekilleri, Bakan İbrahim Yumaklı’ya sert eleştiriler yöneltti. Bakanın önüne limon ve pamuk koyan CHP’li Ayhan Barut, limon sıkıp “Çiftçinin ümüğünü sıktınız, limon gibi sıktınız” diye seslenirken, Bekir Başevirgen de Tarım Kanunu’na dikkat çekerek, “Bu bütçe onaylanırsa çiftçinin 318 milyar lirası gasp edilecek” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçesinin Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Bakan Yardımcıları ve bürokratların katılımıyla yapıldı.
“Çiftçiyi limon gibi sıkmışsınız”
Elinde pamuk ve limonla bütçe görüşmelerine katılan CHP Adana milletvekili Ayhan Barut, Bakan Yumaklı’nın pembe bir tablo çizdiğini, kendisini hayretle dinlediğini söyledi. Barut, “Kendimi ‘Acaba ben mi başka bir ülkedeyim, Sayın Bakan mı başka bir ülkenin Bakanı’ düşüncesinden alıkoyamadım. Sayın Bakana diyorum ki, ‘Hangi rakamı anlatırsanız anlatın, hangi tabloyu çizerseniz çizin, gidelim Adana’da bir narenciye üreticisinin, bir pamuk üreticisinin, limon üreticisinin yanına gidelim; bütün çiftçiler şu anda perişan, borcundan dolayı icra altında, ineğinden danasına, traktörüne, aletinden ekipmanına hepsi haczedilmiş durumda. Çiftçi ölmüş, çiftçiyi limon gibi sıkmışsınız; ümüğünü sıkmışsınız Sayın Bakan” diye konuştu.
“Limon ağaçları kesiliyor”
Beraberinde getirdiği limonu eline alıp sıkarak Bakan Yumaklı’ya tepki gösteren Barut, şöyle devam etti:
“Limon Çukurova’nın, Türkiye’nin en önemli, çok emek isteyen bir ürünü. Şu anda bu limon satılmıyor; bahçede, dalında çürümeye terk edildi. Limonu hasat etmek için üretici işçi parası veriyor, tarlasındaki ürünü, bahçesindeki ürünü kaldırıp yeni sezona hazırlık yapmak için. Milletin tansiyonu zaten yükselmiş durumda; gelin, hiç olmazsa bu limona, narenciyeye bir destek verelim. Eğer Kuzey ülkelerindeki bununla ilgili ihracat kapıları kapanmışsa yeni pazarlar arayışına girelim. Örneğin, Çin pazarına gidelim. Limonun arkasından mandalina ve portakal da aynı durumda. Mutlak suretle oradan haberler alıyorsunuzdur. Özellikle bu duruma acil el atmanız lazım, çünkü milli servet dediğimiz ağaçlar bir bir kesiliyor. Yazıktır, günahtır; bir ağaç üç yılda, beş yılda meydana geliyor, üç yıldan önce meyve vermiyor.”
“Destek verilmezse pamuğu ancak eski filmlerde görürüz”
Elindeki pamuğu göstererek tekstil ve konfeksiyon sektörü dahil 30’dan fazla işkolunun ana hammaddesi olduğuna dikkat çeken Ayhan Barut, “Pamuğun 23 lira ile 25 lira arasında maliyeti var ama şu anda piyasada 15, 16, 17 liraya satılıyor. Üretici perişan, pamuk kolay yetişmiyor. Bakın, bu politikalarla şu anda Çukurova’da, tüm Türkiye’de azaldı ekim alanları, 757 bin hektardan 360 bin hektara geriledi. Artık bundan sonra pamuğu eski Türk filmlerinde göreceğiz, o hale geldik. Pamukta da acilen 5 lira ve üzeri prim vermemiz gerekiyor. Her yıl 1 milyon tonun üzerinde pamuk ithalatı yapıyoruz. İktidarınız döneminde 28 milyar dolar, pamuk ithalatına para vermişsiniz. Bu çiftçilerimize kalacağı yerde, başka ülkelerin çiftçisine bu desteği sunmuşsunuz” ifadelerini kullandı.
“Çiftçinin devletten 810 milyar lira alacağı var”
Tarım Kanunu’na göre çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verilmemesini eleştiren Barut, şöyle konuştu:
“2006 yılında bir Tarım Kanunu çıkarıldı; bunun 21’inci maddesi, ‘Milli gelirin yüzde birinden az olamaz’ der. Her ne hikmetse, hiçbir zaman 0,6’yı geçmedi ama şu dönem verilen tarım desteği 0,25’lerde; 411 milyar TL destek verilmesi gerekirken 91 milyar TL destek veriliyor. Geçen yıl, 2023’te 600 küsur milyar faize para ayrılmıştı, 63 milyar ise tarıma destek. Şu anda 411 milyar liranın yerine 91 milyar destek veriliyor. Bu tarımı kurtaracak, üreticiyi rahatlatacak rakam değil. Bu desteklemeyi yüzde 1 yapmak, kanunun emrettiği hükümleri yerine getirmek lazım. Bir vatandaş kanuna uymadığı zaman cezası nedir? Ya cezaevidir ya da para cezasıdır. O zaman sizlerin ayrıcalığı nedir? Devlet bir kanun çıkarıyorsa, Meclis bir kanun çıkarıyorsa o kanuna uyulmalı ve ‘yüzde 1’den aşağı değil’ diyorsa yüzde 1’den aşağı verilmemesi gerekiyor. Bakın, böylelikle 17 senede o günkü kurlarla çiftçinin devletten 810 milyarın üzerinde alacağı birikmiş. Devletin çiftçiden alacağı olsa çiftçinin tepesine çöker; faiziyle, icrayla alır. Çiftçinin alacağını verin. Siz çiftçi borçları açısından 2,5 milyar borçla devralmışsınız, çiftçi borcu 500 milyarı geçmiş, çiftçinin borcu 200 kat artmış. Çiftçinin feryadını duyun, çözüm üretin. Çiftçi, tarım bizim vazgeçilmezimizdir, ülke ekonomisinin en önemli mihenk taşıdır. Sadece narenciye ya da pamuk değil, mısır da, ayçiçeği de, buğday da aynı durumda.”
Tarımda atama bekleyen ziraat, gıda, su ürünleri, balıkçılık teknolojisi, orman mühendisleriyle veteriner hekimler, tekniker ve teknisyenlerin talebini de Bakan Yumaklı’ya ileten Barut, “Tarımda atama bekleyen meslek gruplarımız, genç meslektaşlarımızın sesini duyun. Atamayla ilgili net sayı ve tarih verin, atama takvimini açıklayın. Yıllardır bu arkadaşlarımız feryat ediyor, siz de buna duyarlı olun” dedi.
“Bu bütçe onaylanırsa çiftçinin 318 milyar lirası gasp edilecek”
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen de, 2024 yılı bütçesinde çiftçinin yine öksüz evlat gibi bırakıldığını belirterek, “Çiftçi üretemesin diye ne gerekiyorsa yapıyorlar. Üretimi teşvik edecek tek bir adım bile yok. Çiftçi destek beklerken iktidar köstek oluyor” dedi.
2024 yılı bütçesinde çiftçinin en önemli unsuru olan desteklerin sadece 91,6 milyar lira olduğunu anımsatan Başevirgen, “Tarımsal destekleme adı altında ayırılan paranın toplam bütçe içerisinde payı %3,46. Geçen yıl ek bütçe de dâhil tarımsal destekleme adı altında ayırılan ödeneğin toplam bütçedeki payı %3,45’di. Artış 10 binde 1 oranında. Yani Gayrisafi Milli Hasıla’nın binde 22’si. 2024 yılında GSMH’nın 41 trilyon 159 milyar lira olacağı tahmin edildiğine göre çiftçinin alması gereken destek miktarı asgari 410 milyar 159 milyon lira olmalıydı. Aradaki fark 318 milyar lira. İktidar yine Tarım Kanunu’na aykırı bir bütçeyi geçirmeye çalışıyor. Bu bütçe onaylanırsa çiftçimizin 318 milyar lirası gasp edilecek.” diye konuştu.
“Tarımsal KİT’lere var, çiftçiye yok”
Tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için ayrılan bütçenin geçen senenin 4 katına çıkarak 191,8 milyar lira olduğunu ifade eden Başevirgen, şöyle devam etti:
“Bunun anlamı şudur; Ayrılan bu ödenekle kendi çiftçimiz yerine yine yabancı çiftçilere destek var. TMO, maliyetine ürün alım fiyatı açıklayacak ama diğer taraftan, fahiş fiyatlarla tarım ürünlerini ithal etmeye devam edecek. Et Süt Kurumu, et ithal ederek yerli yetiştiriciyi perişan etmeye devam edecek. İsimler değişiyor, bakanlar gelip gidiyor, ama iktidarın tarım politikaları maalesef değişmiyor. Uygulanan tarım politikaları tamamen yerli üreticinin üretememesi üzerine oluşturuluyor. İktidar, ithalata kılıf uydurmak için kendi çiftçisini üretemez hale getirdi. Sırf ithalat sevdası nedeniyle iktidar, kendi üreticisinden çok daha ucuza alabileceği ürünler için yabancı çiftçilere kat be kat fazla para ödemeyi tercih ediyor. Gelinen noktada ise çiftçilerin borcu 500 milyar lirayı aştı. İktidar kendi çiftçisine köstek, yabancı çiftçiye destek olmaya devam ediyor.”
CHP’li Başevirgen, hazırlanan bütçe teklifinin, tarımla kalkınmak istemeyen vizyonsuz bir bütçe olduğunu belirterek, “Tarım politikaları tarımı yönetmek değil, yönlendirmek üzerine kurulur. Uygulanan yanlış politikalar yüzünden çiftçi üretim planlaması yapamıyor, zarar ediyor ya da üretimden çekiliyor. Çünkü bu iktidar üretimi değil, ithalatı seviyor. Bu bütçede çiftçi ve üretici lehine en ufak bir adım atılmıyor. Bu iktidar, çiftçi üretmesin istiyor. Bu iktidar, ülkeyi açlığa sürüklüyor. Bu iktidar, ülkenin en lokomotif sektörünü göz göre göre bitiriyor.” ifadelerini kullandı.
“Suyumuz hoyratça mı yönetiliyor?”
Komisyondaki Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde “Ormansızlaşma, İstanbul’un su sorunu, nesli tükenmekte olan hayvanlar ve sokak hayvanları” konularına değinen DEVA Partisi İstanbul milletvekili Evrim Rızvanoğlu ise, seçim bölgesindeki en güncel konulardan birinin su sorunu olduğunu ve barajlardaki doluluk oranlarının son 10 yılın en düşük seviyesinde olup, sürekli azalmaya devam ettiğinin altını çizdi.
Rızvanoğlu, “Ülkemiz su stresi altında olmasına rağmen, su yönetiminde ciddi sorunlar var. DSİ Genel Müdürlüğü 2022 Sayıştay raporunda, su yönetimine ilişkin çok önemli tespitler var. Sayıştay, ‘Marmara Havzası’ndan rezerv miktarının 2 katından fazla su tahsisi yapılmış’ diyor. Suyumuz böyle hoyratça mı yönetiliyor?” diye sordu.
Görüşmelerin ardından Tarım ve Orman Bakanlığının 2024 yılı bütçesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi.