Politikacılar dahil toplumun her kesiminin stratejik olarak gördüğü tarım sektörü, OVP’de kendine sadece 29 kez yer bulabildi ve programda en az atıfta bulunulan sektör oldu.
Tarım sektörünün stratejik önemi özellikle herkesin evine kapandığı pandemi döneminde bir kez daha ortaya çıktı. Tıpkı maske, dezenfektan gibi sağlık ürünlerinde yaşanan milliyetçilik ve korumacılık, tarım ve gıda ürünlerinde de kendisini gösterdi. Birçok ülke tarım ürünleri ihracatına kısıtlama getirirken, bazı ürünlerin ihracatı da toptan yasaklandı.
Rusya-Ukrayna savaşı ise tarımın önemini tüm dünyaya bir kez daha hatırlattı. Dünyanın tahıl deposundan ürün çıkışının bir süreliğine durması, sanayi devi ülkeleri bile tedirgin etti.
Bu gelişmelerin yaşandığı dönemde, dünyanın sayılı tarımsal üretim kapasitesine sahip olan Türkiye, bir yandan tarımsal üretimini artırmaya çalışırken, diğer yandan gıda kaynaklı enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor.
Ancak girdi maliyetleri son 3 yıldır yüzde 100’ün üzerinde artan çiftçiler, her ne kadar enflasyonun kaynağı olarak gıda gösterilse de ürün satışından maliyetin bile altında gelir elde etmekten şikayetçi. Bu durum azımsanmayacak sayıda çiftçinin tarımdan çekilmesine yol açtı. Son örneği ise mısırda yaşandı. Geçen yıl tonu 5 bin 700 lira olan mısırın fiyatı sadece yüzde 5.3’lük artışla 6 bin lira olarak açıklandı. Bu tarz fiyat değişimleri kuşkusuz üreticinin de daha fazla para kazanma olasılığı olan ürünlere yönelmesine yol açıyor. Süt fiyatlarının maliyeti karşılamadığı dönemlerde, süt sığırlarının kesime gönderilmesi de buna bir örnek olarak gösterilebilir.