Kültür; toplumun kalbi… Düşünce biçimi… Gelenekleştirdiği hayat tarzı… Yığından kümeye geçiren enerji… Toplumun çıktısı. Ürettiği her şey, tükettiği her şey… Hayatı kavrayış tarzı… Kültür tarla, değerler tohum… Bireylerin tohum olduğu toplumun ekini, ekinci… Kültür; biriktirilendir. Elle tutulamayan, gözle görülmeyen ama hissedilen, içine doğulan toplumsal auradır.
Kültür, işbirliği ve işbölümüyle doğar. Yıllar içinde mayalanır, gelişir, kapsayıcı olur ve bireylerin davranış kalıplarını şekillendirir. Kültürü oluşturan; kurucu babalar, savaşçı büyükler ve sanatçı bireylerdir. Bireyselliğin toplum içinde eritilip o topluma kazandırılan renktir, tattır, kokudur, sestir kültür. Kültür; işbirliği ve işbölümüyle doğar.
Hayat, kendi değerlerini üretiyor
Kültür devrimi; yeni anlayışın topluma içselleştirilmesinin adıdır. Çin’de Mao, kültür devrimi ile tüm Konfüçyüsçü gelenekleri yıkmak istemiş, başaramamıştır. 2 bin 500 yıllık köklere sahip kültür, yasak altında dahi yaşamını sürdürebilmiştir. Kültür aslında değerlerin demlenmişi, kadim hale gelmişidir.
Kültür, beni yaşadığı toplumla bütünleştirendir. İngiltere’de yaşadığım dönemi hatırlıyorum. Orada kendime iş kurma, yaşama fırsatı olmasına rağmen bir karar almış; “Kendi ana dilimde aşk şarkılarının söylenmediği bir kültürde yaşlanmak istemiyorum” diyerek anavatanıma dönmüştüm.