İstanbul Valiliği’nin parklarda, plajlarda, piknik ve mesire alanlarında içki tüketimini yasakladığına dair genelgesi dünkü ana gündemdi. Valilik, tepkiler üzerine genelgede geri adım attı ve cezai yaptırımın ‘çevreye rahatsızlık verenler’ ile sınırlı olduğunu belirtti.
Dün, iktidarın klasik taktiklerinden biriyle daha karşılaştık. Siyasal İslamcı iktidar, seküler yaşam tarzına yönelik bir hamle yaptı, gelen tepkileri ölçtü, biçti ve geri adım attığına dair bir mesajı kamuoyunun gündemine soktu.
Yurttaşlar bilhassa sosyal medyada söz konusu genelgeye bir hayli tepki gösterdi.
Bu genelge ile ilgili bir tepki de Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’den de bekledik, ancak her zamanki gibi kulaklarının üstüne yattılar. Şaşırılacak bir durum yok, zira kısa bir süre önce İBB’ye ait kafelerde içki satışı yapılmadığını açıklamak için sokak sokak gezmeye meyyal bir muhalefet partisi ile karşı karşıyayız.
Meselenin içki tüketme özgürlüğüyle alakalı olmadığını, topyekun laik Cumhuriyetin kazanımlarına karşı bir saldırı yürütüldüğünü bir türlü idrak edemediler. Oysa ki iktidar, yaşam tarzlarına yönelik bu tarz saldırılar ile beraber hem yoksulluk gündeminin üstünü örtmek istiyor hem de siyasal İslamcı hegemonyayı genişletmeyi hedefliyor.