3 Şubat
Geldiğimle hemen sabahın körü organik pazara gidiyorum. Cumartesi günleri kurulan pazar, çarşamba günkünden bir fırt daha büyük ama çeşitte çok da farklılık yok. Normalde çarşamba daha çok işime geliyor, zira cumartesileri gezme tozma, seyahat olma ihtimali daha çok. Ama işte bu sefer öyle olmadı, Allah’tan organik pazar iki farklı günde var.
Klasik 3-5 şey alıyorum, yine hafta içi yolculuk var, Atina’ya bu sefer, sonra da 4 günlük bir İstanbul-Kapadokya. Yani fazla bir şey almanın anlamı yok. Ama canım bir pilav istiyor, şöyle zeytinyağlı bir numara. Ama bizim zeytinyağlı pilavlarımız arasında kışlık bir versiyon yok. Zeytinyağlı kereviz, pırasa, yer elması var ama pilav yok. Ağzımdaki tadı dinliyorum, yaparım ben bu pilavı.
Alışverişi de ona göre yapıyorum, kereviz, yer elması, pırasa, ayva. Biraz da salata malzemesi, tamam olup eve dönüyorum. Pilavı pazartesi yapmaya karar veriyorum, Katerina’yı da o akşama yemeğe çağırıyorum.
5 Şubat
Sabahtan pilava koyuluyorum. İlk iş pirinci ıslıyorum. Bu Serez’de yetişen (yani Selanik’in az kuzeyi), “bonnet” diye bir pirinç. Sonra çok bol soğanı sıçandişi, bol zeytinyağında çevirerek başlıyorum. O arada iri boy bir ayvayı iri küplüyorum, soğanlara katıyorum. Biraz tuz, biraz mandalina kabuğu, bir de kerevizin yapraklarından bir tutam. O pişerken diğer sebzeleri hazırlıyorum. Limonlu suya kereviz ve yer elması. Bir de pırasaları jülyen doğruyorum.
Ayvalar pişip, renkleri hafif dönerken, kereviz ve yer elmalarına, az tuz az zeytinyağı ile airfryer’da az renk aldırıyorum. Sonra da pırasaları bayağı kızartıp (yine airfryer’da) bir kağıda soğumaya bırakıyorum. Pırasaları en sonda servis tabağında üste koyacağım.
O arada pilavı yapacağım tencerede dolmalık fıstık ve pirinci kavurmaya başlıyorum. Tabii bol zeytinyağında. Ayvalar pişiyor, hafif de diplerini tutturuyorum, altını kapayıp bol karabiberle ve kızarmış kereviz ve yer elmalarıyla harmanlıyorum. Pirinç kıvamında kavrulunca, sebzeleri içine katıyorum. İyice karıştırıp suyunu ve tuzunu veriyorum. Deme koyma aşaması gelince kabuklarını kullandığım mandalinanın suyunu içine sıkıp, karıştırıverip deme koyuyorum.