‘Yerelin İzinde’ projesinin 3’üncü etabında Bursa siyah incirini tanıdım. Daha önce denediğim taze peynir ve incir kombinasyonunu İsabey köyünde yaptık.
3 Eylül
Öğlene Nihal geliyor, yarın da çekimciler. Öğleden sonra çok işimiz var. Yani öğle yemeği için uğraşamayacağım. Allahtan böyle durumlar için derin dondurucuda birtakım pişmiş yedekler tutuyorum.
Bakınıyorum ne var. Kocaman bir peynir alt/üst sufle buluyorum. Baharda Amerikalı bir gruba yaptığım atölye serisinden çokça peynir artmıştı, bir kısmını rendeleyip dondurdum, bir kısmıyla da o sırada sufle yaptım. Bir taneyi de pişirip, sonrasında derin dondurucuya attım. İşte bu o peynirli alt/üst sufle. Sabahtan çıkardım tezgaha. Kolayca çözülüyor. Sonra bir fırın kabına krema, üstüne sufle, üstüne tekrar krema. 190 dereceye önceden kızdırdığım fırında yaklaşık 25 dakika. Çıkarınca üstüne bahçeden taze mercanköşk yaprakladım, bolca da değirmen karabiber, işim halloldu. Yanına da bir yeşil salata yapıverdik, tamam.
5 Eylül
Dün çekim işini hallettik, bugün sabah erkenden yola çıkıyorum. İstikamet Bursa. Metro Türkiye ile yürüttüğümüz ‘Yerelin İzinde’ projesinin 3’üncü etabında Bursa siyah incirine dikkat çekiyoruz. Etkinlik yarın, bugün tüm ekipler olarak hazırlıktayız.
Yerli olanın, yerel olanın, coğrafi işaretin, üreticiye destek vermenin, alıcıyı bilgilendirmenin peşindeyiz. Daha evvel Boğaz lüferini ve Aydın kestanesini işledik, şimdi sırada Bursa siyah inciri var. Tüketici farkında olmazsa, talep etmezse, tüm bu güzelim ürünler değerini bulmuyor. İşte bu noktada Metro Türkiye’nin yaptığı çok çok önem kazanıyor. Ürünün bilinmesi ve talep oluşturmak için farkındalık yaratma peşinde. Hem üreticiyi takip ediyor, mal alma garantisi yaratacak antlaşmalar yapıyor, tescile başvuruyu çoğu zaman üstleniyor ve sonra da ‘Yerelin İzinde’ gibi projelerle şeflere, kanaat önderlerine meseleyi yerinde tanıtıyor.
Yerli olanın, yerel olanın, coğrafi işaretin, üreticiye destek vermenin, alıcıyı bilgilendirmenin peşindeyiz. Şimdi sırada Bursa siyah inciri var.