Maaile dergimizde yayınlanan aile röportajlarına bir yenisini daha eklemek için düşmüştüm yola. Ne yalan söyleyeyim İstanbul’un ortasında böyle bir güzellikle karşılaşacağımı düşünmüyordum. Evet, üç gündür bir seri röportaj olarak gazetemizde yayınlanan Varlık ailesinin bahçesinden bahsediyorum.
Bu bahçede neler yok ki?
Şener Bey ve Saadet Hanım’ın dünyanın dört bir tarafından topladıkları atalık tohumlardan yetiştirilen fideler, yüzlerce tohumdan oluşan bir tohum bankası, sera ve çeşit çeşit çiçekler…
Hayatımda adını ilk defa duyduğum ürünleri bu bahçede gördüm.
Tam doksan santime kadar uzayan Vietnam salatalığı, istiridye kabağı, insan boyuna kadar uzayabilen haylan (yılan) kabağı bu bahçede gördüklerimden sadece birkaçı…
Dalından taze kopartılmış gojiberry yediğimi de söylemeden edemeyeceğim. Bu eşsiz deneyimim için Şener Bey, “Ülkemizde kaç kişi dalından gojiberyy yemiştir ki? Sen sayılı insanlardansın” dedi.
Açıkçası bu durum karşısında üzüldüğümü de ifade etmeliyim. Konu gojiberyy yiyip yiyememe meselesi değil. Konu dalından, taze ve doğal gıda yeme imkânının elimizden alınması.
Maalesef ki tarım vatanı olan ülkemizde doğal ve orijinal gıdaya ulaşmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Hele ki ekonomik krizin karşısında sağlıklı beslenmek pek çok insan için hayal olmaya başladı. Buradaki temel problem de tarım politikamızın olmaması.
Şener Bey ve Saadet Hanım’ın hikâyesi de burada başlıyor aslında. Sadece kendileri doğal bir yaşam sürmek için çabalamıyorlar. Tarım vatanı olan ülkemizde tarımcılığın bitirilmesine karşın direniyorlar da…
Küçücük bahçelerinde buldukları her karış toprağa ekiyorlar. Bahçelerindeki tüm gıdalar atalık ve yerel tohumlardan. Elde ettikleri ürünlerin tohumlarını ülkemizdeki pek çok çiftçiye ve gönüllüye göndererek tohum bankasının devamlılığını sağlamaya çalışıyorlar.