Çevre, küresel ısınma, kaynak kullanımı ve sürdürülebilirlik gibi konuların hep gelişmiş Batının gündeminde olduğu algısı başarıyla oluşturuldu. Oysaki bugünkü sorunların asıl kaynağı, Batının korumaya çalıştığı küresel sistem krizidir. Neden özellikle de gelişmiş ülkelerin gıda israfı yeterince tartışılmaz ve bunun iklim değişimine olan etkileri konuşulmaz?
Bu konuda Harune Ikarashi, yayınladığı Medium makalesinde, sadece ABD’de gıda israfının havayolu endüstrisinden daha fazla karbon ayak izine sahip olduğuna ve üretilen ancak kimsenin tüketmediği gıdanın sonuçlarının büyük olduğuna dikkat çekiyor. [1] FAO’nun Gıda İsrafının Ayak İzi Raporunda, artan dünya nüfusunun talebinin karşılanması için 2050 yılına kadar dünya gıda üretiminin % 60 oranında artırılması gerektiği belirtiliyor.
Bununla birlikte üretilen gıdanın üçte birinden fazlasının kaybı veya israfı söz konusu. Bu durum, gıda güvencesi açısından kaçırılan bir fırsat ve büyük bir çevresel bedel anlamına geliyor. [2] Gıda atığı, gıda israfının da ötesinde bir tanımı içerir ve gıda zincirinden çıkartılmış yenilemez gıdalarla ilişkilendirilir [3]. Gıda güvencesi bağlamında gıda kaybı ve israfı çözülmesi gereken sorunlar olmakla birlikte aynı şey değillerdir. Gıda kaybı, üretimden dağıtıma kadar olan tedarik zinciri sürecinde meydana gelir. Çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerdedir. Gıda israfı ise perakende ve tüketici aşamasında atılan gıdaları niteler ve çoğunlukla gelişmiş ülkelerde meydana gelir.
[4] [2] WWF-UK’in, gıda kaybı ve israfı hakkındaki raporunda; çiftliklerde her yıl, on milyon mavi balinanın ağırlığına karşılık gelen 1,2 milyar ton gıdanın israf edildiği ve bu değerin, perakende satışta, gıda hizmetleri ve evlerde israf edilen 931 milyon tonun çok üzerinde olup dünyadaki 870 milyon yetersiz beslenen insanı dört kez beslemeye yettiği belirtiliyor. Raporda, hasat aşamasındaki ürün kaybının % 58’inin yüksek ve orta gelirli ülkelerde olduğu bilgisi yer alıyor. [5] Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün Gıda Kayıp ve İsrafının Azaltılması Raporuna göre, gıda kaybının ve israfının birçok olumsuz ekonomik ve çevresel etkisi bulunuyor.
Ekonomik açıdan üretici gelirlerini azaltabilecek ve tüketicilerin harcamalarını artırabilecek boşa giden bir yatırımı. Çevresel açıdan ise gıda kaybı ve israfı, gereksiz sera gazı emisyonları ve verimsiz kullanılan su ve toprak da dahil olmak üzere bir dizi etkiye neden oluyor. [6] UNEP’nin Gıda İsrafı Endeksi Raporu’nda, gıda israfının, her yıl 1 trilyon ABD dolarından fazla gıdanın çöpe atılmasıyla sonuçlanan bir piyasa başarısızlığı olduğu ifadesi yer alıyor.