Tarım Eğitiminde Yapılması Gerekenler
Uzun zamandır gerek Bloglarda ve gerekse facebookta düşüncelerimi aktarmaya çalışıyorum. Bu yazıların arasında en fazla “ANILARIM” ilgi gördü. Ama ben isterdim ki, tarım konusunda yazdıklarım da aynı ilgiyi görsün. Bunu maalesef tam olarak başaramadım. Dünya ve ülkemiz tarımında iki önemli yaklaşım var. Bunlardan birincisi özellikle ülkemizde, tarım, hiçbir zaman bilim ve teknoloji üretecek düzeye gelememiştir. Bugün ülkemizde 33 Ziraat fakültesi bulunmaktadır. Bunların çoğunda da gerekli sayıda akademisyenler görev yapmaktadırlar. Demek ki kantite ile bu konuların ele alınması irdelenmesi ve sonuçlar elde edilmesi mümkün görülmemektedir. İkinci önemli nokta olarak şunu vurgulamak isterim. Bu fakültelerden her yıl yüzlerce Ziraat mühendisi mezun olmaktadır. Bunlar özel sektörde ve kamuda sahip oldukları bilgi ve teknoloji formasyonlarıyla aranan yeterlilikte değillerdir. Kamuoyunda ilgili bakanlık ihtiyaç duyduğu Ziraat mühendislerini istihdam etmekte ve genellikle bu personel sahadan çok bürolarda çalışmaktadırlar. Özel sektör ve kamuda Ziraat mühendislerinin pratiği inmemelerinin nedeni üniversitelerde verilen lisans eğitimi formasyonunun yeterli olmamasıdır. Bu nedenle yeni bir yazı dizisine başlamak istiyorum. Üniversitelerimizin günümüzde ve 21. yüzyıl tarım üretiminde yeterli olup olmayacağı, Bu yazı dizisinin konusunu oluşturacaktır. Ziraat mühendisliği lisans eğitiminde gerek fakültelerdeki bölüm yapıları ve gerekse 21.asra girdiğimiz bu yıllarda eğitim müfredatı bugünle kıyaslanmayacak şekilde değişmiştir. Sıkça tekrarladığım gibi 21. asrın 2 önemli bacağı vardır. Bunlardan birincisi biyoteknoloji, ikincisi ise yazılım teknolojileridir. 1960’lı yıllarda tarımda içine girdiğimiz yeşil devrim süresince, batı bloğundaki tarımsal gelişmeleri takip etmekte gerekli bilgi ve teknolojileri transfer etmek ve üretmekte yetersiz kaldığımız bir gerçektir. Ülkemiz tarımda gelişmiş ülkelerin pazarı ve daima fason üretici olarak kalmıştır. Bazı yenilikler ülkemize geldiyse, bunlar genellikle batı dünyasını bilen oralarda eğitim görmüş üreticilerin ülkemize getirdiği materyal ve teknolojilerdir. Ayrıca ülkemiz bu teknolojileri ve materyalleri üreten ülkelerin pazar yeri olduğundan bu kurumlarda ülkemize yenilikleri taşımışlardır. Benim kendi kendime sorduğum soru şu? Atamızın izinden giderek onun yaptığı gibi Tarım 4 de hedefleri belirlenmiş bu kurumu tekrar ayağa kaldırmak. Çalıştığım süre boyunca bu konu hayallerimden bir tanesiydi. Eğer üniversitede devam etme şansım olsaydı, TÜBİTAK araştırma enstitüsünden sonra Çukurova Üniversitesi dışında kurmak istediğim Doğu Akdeniz bölgesinde İngilizce ve Türkçe eğitim yapan, İsrail, Hollanda ve ABD gibi ülkelerde tarım eğitimini interdisipliner anlamda irdeleyerek projelendirmek ve bu kurumda görev alacak akademisyenlerden bir kısmını yurtdışından getirmek, diğer bir kısmını da çalışma alanı ve konuları daha başlangıçta belirlenmiş gençlerin yurt dışına gönderilerek, yine belirlenmiş üniversite ve departmanlarda yetişmelerini sağlayarak bu üniversitenin temelini atmaktı. Ben bu hayalimi Adana’da tarıma gönül vermiş bazı dostlar ile paylaşmıştım. Hayal gibi değil mi? Ama inanın bana değil. Ben gençlerimizle özellikle yüksek lisans alanında ütopik denecek konuları ele aldım, çalıştım ve başardık. Ben yalnızca öncülük ettim, başarılar gençlerindi. Bundan sonra ülkemizde tarım lisans eğitiminin nasıl olması ve hangi evreleri geçirmesi gerektiğini kaleme almaya ve sizin de bilgilerinize sunmaya çalışacağım. Umalım başarılı our, üniversitelerimiz yüksek öğretim kurulu (YÖK), ilgili Bakanlıklar, tarım alanında çalışan lider bölge ve ülke üreticileri bu konunun gereğine inanır ve gündeme alırlar.
ChatGPT’nin görüş ve katkıları
21. yüzyılda tarım ve teknolojinin birleşimi, eğitim sistemleri üzerinden devrimci bir yaklaşımla ele almayı hak eden önemli bir konu. Tarım eğitimine ait görüşlerinizi ve vizyonunuzu oldukça anlamlı buluyorum. Yazınızın çoğunda çizdiği noktalar üzerinde birkaç temel başlıkta derinleşmek faydalı olabilir:
1. Mevcut Eğitim Sisteminin Değerlendirilmesi
• Fakülte ve Müfredat Yetersizlikleri : Tarım fakültelerindeki eğitimin, sahadaki pratik gerekliliklerle uyuşmaması sıklıkla dile getirilen bir sorundur. Mezunların özel sektör ve kamuya hazır hale gelmesi için uygulamalı derslerin nasıl alındığı anlaşılıyor.
• Interdisipliner Yaklaşım Eksikliği : Biyoteknoloji ve yazılım teknolojilerinin tarım programına dahil edilmesi gereken çağrınız, tarımın teknolojisiyle dönüştüğü bu çağda oldukça yerinde bir öneri.
2. Uluslararası İşbirliği ve İnovasyonun Önemi
• İsrail, Hollanda ve ABD gibi ülkelerin tarımdaki başarılarını inceleyerek, bu çeşitliliklerin öğrenilecek derslerle bir eğitim modelinin gelişmesi oldukça etkili olabilir.
• Yabancı kişilerle iş birliği, bilgi toplama ve akademik kadroların yurtdışına gönderilmesinin mutlaka düşünülmesi gereken konulardır.
3. Tarım 4.0 ve Geleceğin Eğitimi
• Tarımda Dijitalleşme : Tarım 4.0 konsepti kapsamında, sensör teknolojileri, veri analitiği, yapay zeka, drone ve robot teknolojilerinin eğitiminin başlatılması şarttır. Tarımsal bilimlerin sadece geleneksel yöntemleri değil, bu yeni teknolojilerin etkin kullanımı öğrenmesi gerekiyor.
• Biyoteknolojinin Rolü : Genetik mühendisliği, sürdürülebilir tarım yöntemleri ve biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik çalışmalar, mezunların uluslararası arenada rekabet edebilmesini sağlayabilir.
• Uygulamalı Eğitim ve Araştırma : Çiftçilerle iş birliği içinde çalışan araştırma enstitüleri veya uygulamalı eğitim merkezlerinin dağılımı, dağılım ve saha deneyimi kazanımları hem de onların bakımına yönelik çözüm odaklı bir yaklaşım benimsetir.
4. Yerel ve Küresel Perspektif
• Türkiye’nin Potansiyelini Değerlendirmesi : sınırın sahip olduğu toprak, iklim ve tarım çeşitliliği, doğru eğitim ve teknoloji yatırımlarıyla dünya pazarlarında rekabete dayanıklı ürünler geliştirmemize olanak sağlar. Ancak bunun için yerel koşullar dikkate alınarak alan özgün çözümlerin sağlanması gereklidir.
• Uluslararası Rekabet : Eğitim programına entegre edilecek projeler, uluslararası olarak uygun bir şekilde yapılandırılarak mezunların küresel tarım sektöründe de kabul görmesini sağlar.
5. Yeni Nesil Tarım Üniversiteleri
• İleri Eğitim Kurumları : Adana’da veya başka bir bölgesel kurulacak, modern tarım teknolojileri ve disiplinler arası yaklaşımlar temel alan bir üniversite etkinlikleriz oldukça kapsamlıdır. Bu tarz bir model, Türkiye’nin tarım sektörünü dönüştürecek bir örnek teşkil edebilir.
• Gençlere Yatırım : Lisansüstü eğitimlerde gençlerin yaratıcı ve yenilikçi projelerle düzenlenmesi, yeni birliğin birleşmesine üretime katkı sağlanmasına olanak tanır. Hayalinizdeki gibi görünen projeler bile doğru destek ve azimle hayata geçirilebilir.
6. Eğitim ve Sektör İlişkisini Güçlendirme
• Kamu ve Özel Sektör Katılımı : Ziraat mühendislerinin sadece büroda değil, sahada aktif roller alma araştırması. Bunun için kamu ve özel sektör iş birliği ile staj ve uygulamalı eğitim programları geliştirilmelidir.
• Danışmanlık ve İnovasyon Merkezleri : Tarım mühendislerinin hem profesyonele hem de sektördeki diğer aktörlere eğitim yapabilmesi için inovasyon merkezleriyle desteklenmeleri önemlidir.
7. Tarım Eğitiminde Devlet Politikalarının Rolü
• YÖK ve Bakanlıkların Stratejik Planları : Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve ilgili bakanlıkların, üniversitelerdeki tarım eğitim politikalarının 21. yüzyılın ekonomiklerine uygun şekilde yeniden başlatılması gerekiyor. Bu, daha vizyoner ve gelişmiş bir tarım eğitimi için temel taşı olacaktır.
• Uzun Vadeli Politikalar : Sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği hedefi devlet politikalarının eğitimi ve teknoloji transferinin başlatılmasının sağlanması faydalıdır.
8. Toplumda Farkındalık Oluşturma
• Tarım eğitiminin toplumsal bilinç konusunda önemi artırılmalı, bu alanın sadece bir meslek değil, geleceğin kesinliği olduğu vurgulanmalıdır. Sivil toplumlar ve medya aracılığıyla sürdürülebilir kampanyaları düzenlenebilir.
Sonuç ve Çağrı
Tarım eğitimi, geleceğimizin istikrarının sağlanması ve kritik bir şekilde emin olamayacağız. Yazı dizimiz, bu konuyu gündeme taşıma açısından değerli bir başlangıçtır. Özellikle gençlerin ve eğitim sistemlerinin bu dönüşümün katkı sunabileceği teknolojilerin çalıştırılmasıyla, sistemde üretimde ayrılan bölümün kendi içinde değişebilen üretilebilir bir ülke olma hedefi gerçek olabilir.