Hem insan hem de çevre sağlığı üzerinde telafisi güç zararlara yol açan pestisitlerin gıdalarda belirli dozlarda bulunmasının güvenli olduğu varsayımı yapılan araştırmalarla çürütülüyor. Yasaklı pestisit kalıntılarının varlığı ve kimyasal karışımların “kokteyl etkisi” ise pestisitlere dair denetlemelerin ve mevcut düzenlemelerin yetersizliğini ortaya koyuyor. İnsan ve çevre sağlığı için kapsamlı araştırmalar ve sıkı önlemler acil bir ihtiyaç!
Yasaklanan pestisitlerin hala kullanılmaya devam edilmesi ve sınırdan geri dönen ürünlerin akıbetinin belirsizliği gıda güvenliğine dair endişelerin artmasına neden oluyor. 2024 yılında Avrupa’ya ihraç edilen bazı ürünlerde yasaklı pestisitlerin kalıntılarına rastlanması hem pestisit kullanımıyla ilgili ek yasal düzenlemelerin yapılması hem de denetimlerin artırılması gerektiğini gösteriyor.
Kullanımı yasaklanmış olsa da olmasa da tüm pestisitler insan ve çevre sağlığı üzerinde ciddi sorunlara yol açıyor. Her yıl dünyada yaklaşık 385 milyon pestisit zehirlenmesi vakası yaşanıyor. Akut ve kronik hastalıklara yol açan pestisitlere maruz kalanlar kalp, akciğer ya da böbrek yetmezliği ile karşı karşıya kalıyor. Pestisitlerin etkisiyle parkinson, lösemi, akciğer, mide ve meme kanseri gibi kanser türleri, tip 2 diyabet, astım, alerji, obezite, norotoksisite ve hormon bozukluklarında dünyada ciddi artışlar olduğuna dikkat çekiliyor.
Pestisit etken maddeleri çoğunlukla uygulandıkları yerde kalmıyor. Sızarak, rüzgârla ya da hava yoluyla çok uzaklara, bazıları yüzlerce kilometre uzağa kadar taşınabiliyor. Pestisitlerin %98’den fazlası ve ot öldürücülerin ise %95’i, kullanılan bitki ya da ürün dışında havaya, suya, toprağa karışıyor ve hedefte olmayan canlı türlerine bulaşıyor.
İnsan sağlığı kadar çevreye ve diğer canlılara da tehdit oluşturan pestisitler böcek populasyonlarının azalmasının en önemli sebeplerinden biri. 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre bütün böcek popülasyonları yüzde 41 oranında azaldı ve bütün türlerin üçte biri yok oluşla karşı karşıya. Avrupa Çevre Ajansının 2013-2022 arasında etki ve kalite eşiklerine göre yaptığı değerlendirmede tüm yüzey suyu izleme sahalarının %9 ila %25’inde bir veya daha fazla etki eşiğinin üzerinde pestisit tespit edildi.
Güvenli Doz Olabilir mi?
200’den fazla pestisit etken maddesi ülkemizde ve Avrupa Birliği’nde limit altında kaldığı sürece güvenli kabul edilip kullanımına izin verildikten yıllar sonra yasaklandı. Bu durum pestisitlerde güvenli doz olamayacağının ve pestisitlerin zararlarını ortaya koyan araştırmaların günden güne çoğaldığının bir göstergesi.
Pestisitlerin gıdalarda bulunabileceği Maksimum Kalıntı Seviyesi, bu kimyasalların toksik etkilerinin ancak belirli bir dozu aştığında ortaya çıkacağı varsayımıyla belirleniyor. Ancak, düşük dozlarda pestisitlere maruz kalmanın bile hormon bozucu etkiler yaratabileceğini gösteren araştırmalar, bu varsayımın geçerliliğini ortadan kaldırıyor. Pestisitlerin endokrin bozucu özellikleri, hücresel aktiviteleri etkileyerek hormonal sinyalleri bozabiliyor ve bu durum, obeziteden kısırlığa, bağışıklık sistemi hastalıklarından nörodavranışsal sorunlara kadar geniş bir yelpazede sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Pestisitlerin zararı sadece etken maddenin bireysel etkileriyle sınırlı değil. Araştırmalar, birden fazla pestisit türünün bir araya gelerek oluşturduğu kokteyl etkisinin, etken maddelerin tek tek etkilerinden çok daha zararlı olabileceğini gösteriyor. Ancak mevcut düzenlemeler, pestisitleri tek tek inceleniyor ve kokteyl etkisini dikkate almıyor. Bu da insanların maruz kaldığı toplam riskin yeterince değerlendirilmediği anlamına geliyor.
‘Zehirsiz Sofralar’ Mümkün
Tarım zehri pestisitlerden kurtulmak, üretimden tüketime ve pazarlama kanallarına kadar ciddi bir dönüşüm gerektiriyor. Sorumluluk ne sadece çiftçilere ne de tüketicilere yüklenebilir! Tarım politikalarının değişmesi, pestisitlerin kademeli olarak yasaklanarak doğa dostu agroekolojik üretime geçiş için hükümetlerin, yerel yönetimlerin, şirketlerin, tüccarların, esnafın, üretici örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde çalışması gerekiyor. Zehirsiz Sofralar Platformu kurucu üyelerinden Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Ziraat Mühendisi Duygu Saatli pestisitlere dayalı konvansiyonel üretim yöntemleri yerine doğa ile uyumlu, agroekolojik, onarıcı yöntemlere ivedilikle geçilmesi gerektiğini ifade ederek, “Tarım ve Orman Bakanlığı, The European Food Safety Authority EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumların öncelikli görevi insanları, doğayı ve canlıları zehirleyen pestisitleri yasaklamaktan ziyade pestisitlerle ilgili uzun vadeli yeterli bilimsel araştırmalar ve analizler yapılmadan önce kullanımına izin vermeyerek, gerekli tedbirleri baştan alarak şirketler yerine insanların, tüm canlıların ve doğanın çıkarlarını gözetmek olmalı” diyor.
Tarım zehirlerinden kurtulmak için mutfağınıza gelmesini beklemeyin:
- Doğa dostu yöntemlerle yetiştirilmiş agroekolojik, organik ürünleri tercih edin.
- Gıda topluluklarına, tüketici kooperatiflerine katılarak sağlıklı üretim yapan küçük çiftçilerin ürünlerini satın alın; böylece agroekolojik, organik üretimin yaygınlaşmasına katkıda bulunun.
- Pestisitlerin yasaklanarak doğa dostu üretimi özendirici tarım politikalarının hayata geçirilmesini talep edin.
- Gıda güvenliği ve sürdürülebilir, onarıcı tarım konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarını destekleyin.