Oğuz Oyan: Depremde tarımsal hasar

0
427

Deprem sonrasında bölge tarımında hasar tespitine girişmeden önce ilk saptamamız şu olmalı: Tarımın, tarımsal üretimin zarar görmesi, tarımın dışa bağımlı yapısının iyice pekişmesi ve net ithalatçı bir sektöre dönüşmesi ve bütün bunlara koşut olarak tarımsal üreticinin sürekli kaybedenler kesimi içinde yer almasının tarihsel süreci depremin çok öncesine çıkmaktadır. Tarihsel nedenleri de üçlüdür:

– Türkiye tarım politikalarının IMF/AKP öncesinden gelen zaaflara sahip olması;

– IMF ve DB’nin 2000’de başlattıkları istikrar ve yapısal uyum programının tarımı iç ve dış piyasalara ve uluslararası tekellere tamamen bağımlı kılması;

– 21.yılını süren AKP iktidarının hem IMF/DB programına hem de genelde neoliberal politikalara sadakatle bağlı olması ve tarıma dönük sanayiyi özelleştirmelerle tarumar etmesi.

Dolayısıyla tarımın bugünkü sorunları esas olarak IMF-AKP menşelidir. Bölge tarımında deprem nedeniyle ortaya çıkan hasar -yer yer ne kadar büyük olursa olsun- 21. yüzyılda Türkiye tarımının genel çöküşünü hazırlayan bu teslimiyetçi politikaların sonuçlarından asla daha ağır olamaz.

İkinci saptamamız şu olacak: Depremden en fazla etkilenen 10 ilin (Mersin veya Elazığ kapsanmıyor) Türkiye’nin tarımsal veya sınai hasılası içindeki payına bakarak olayın çapını göstermeye çalışan değerlendirmeler “gazeteci” yaklaşımları açısından ilginç sayılabilir. Ama gerçek durumun çok çarpık ve abartılı bir görüntüsünü verir. Çarpıktır çünkü, illerin her biri açısından depreme maruz kalmanın farklı yüklerini hesaba katmaz. Örneğin sanayi açısından bölgenin en önemli illeri olan Gaziantep ve Adana’da sanayi üzerinde ciddi bir etki yoktur, en fazla etki Kahramanmaraş ve Hatay’dadır ama o dahi büyük sanayi açısından sınırlıdır; esnafta ve küçük sanayi sitelerinde ise hasar daha fazladır. Tarım açısından bakıldığında, 10 ilin tarımsal hasılaya katkısı TÜİK’e göre 2021 yılında yüzde 14,25 düzeyindedir. (Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na göre Elazığ dahil 2022’de yüzde 15,3). TÜİK’e göre bunun yarısından fazlası Şanlıurfa ((%2,98), Adana (%2,54) ve Diyarbakır’dan (%2,18) elde edilmektedir. Oysa bu üç ilimizde depremin tarım üzerinde ciddi bir etkisi olmadı.

Daha fazla etkilendiği görülen Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya’da ise bitkisel üretimden ziyade hayvancılıkta kayıplar yaşandı. Bunlarda da hayvancılık sektörü bütünüyle çökmüş gibi hesaplamalar yapmak fazlasıyla abartılı olacaktır. Başka deyişle, deprem sonucunda tarımsal üretimin depremin etkisiyle yüzde 14’lük bir azalma göstereceği gibi en üstten yapılabilecek bir abartma ne kadar yanlışsa, bunun en az yarısı kadar olabileceğini iddia etmek de yanlış olacaktır. Kuşkusuz Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önümüze sağlıklı hesaplamalar getirmesini beklemek hakkımızdır. Ancak şunu da ihmal etmemek gerekiyor: Sadece hayvan kayıpları üzerinden hesap yapılamaz. Tarımsal üreticileri de içeren çok ciddi insan kayıplarımız vardır.

Aslında depremden 40 gün sonra yaşanan sel felaketinin, birçok yerde ama özellikle Şanlıurfa’da bitkisel ve hayvansal üretime çok daha fazla zarar verdiği söylenebilir. Gene beklenen ve kısmen önlem alınabilir nitelikte olan ve daha da önemlisi onyılların yanlış şehircilik ve bayındırlık politikalarıyla etkisi olağanüstü arttırılmış olan bu sel felaketinden belki de daha önemlisi, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin bunu kuraklığa çözüm olacak hayırhah bir doğa olayı olarak tanımlaması olmuştur. Bakanın, “Bir tarafta 15 canımızı aldı ama diğer taraftan toprak suya kavuştu” yorumu, aslında bir gaftan ziyade hem insana değer vermeyen bir zihniyet yapısını hem de sel felaketini düzenli yağışlarla karıştıran bir cehaleti göstermesi bakımından ibretlik olmuştur. Bu arada Şanlıurfa’da toprakların yüzde 90’dan fazlasında esasen sulu tarım yapıldığını, Harran ovasının (vahşi sulamanın olumsuzlukları bir yana) suya kavuşmak bakımından hiçbir eksiklik yaşamadığını, buna karşılık sellerin toprağın verimli üst tabakalarını tarayıp götürmesi bakımından son derece zararlı olduğunu bilebilmek için Tarım Bakanı olmaya gerek yoktur, ama bunları bilmeyen birilerinin Tarım Bakanlığı yapmamasına gerek vardır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz