İlk akla gelen Sophocles’in Oedipus’u, Shakespeare’in Hamlet’i, eğer bazı roman adlarının sıralanmasına gerek yoksa bence Gao’nun yaşamındaki baba-oğul ilişkisine en uyanı Gavino Ledda’nın filme de uyarlanan otobiyografik “Babam ve Ustam/Padre Padrone” (1975) romanıdır.
“Yeni bir yemeğin bulunuşu, insanı, yeni bir yıldızın bulunuşundan çok daha mutlu kılar.” Brillat Savarin’in sözü (1800’lü yıllarda yaşadı, Lezzetin Fizyolojisi/Yüce Mutfak Üzerine Düşünceler kitabı gastronominin klasiği) Çin yaşam kültürü kapsamına giren yöresel “Sekiz Büyük Mutfaklı” Çin yemek kültüründe geçerli bir “anahtar” söz değil.
“Çin mutfağı”nda ‘yeni’ sözcüğü neredeyse kullanılmayan sözcükler arasında, “Çin mutfağı” malzemeleri ve pişirme yöntemleriyle ‘yeni’ye direniyor… Tabii ki büyük kentlere, üç bini aşkın fastfood yemek kültürünün temsilcisi McDonald’s -ABD’den sonra ikinci sırada-, iki bine yakın Burger King restoranın girdiği biliniyor, ayrıca ben de pandemi öncesi yaptığım Çin gezimde bu tüketim pratiğine yakından tanık oldum. İsteyen buna kültürel emperyalizme davet, isteyen Çin coğrafyasının işgali diyebilir…
Çin mutfağının çok uzun bir tarihi var, ilk yerleşik hayatın başladığı Kuzey Çin ovasında (Zhongyuan) gelişiyor, kültürü ve sofra ahlakı Konfüçyüs’ün felsefesiyle şekilleniyor.
Konfüçyüs’ün tarif ettiği gibi, “kendisinden çok şey, başkalarından az şey bekleyen” bir topluluğun üyelerinin pişirdikleri ve ikram ettikleriyle bugüne gelebiliyor…
Yönetmen Raymond Yip’in “Fırtına Pişirmek/Cook up a Storm” (2017) ya da diğer adıyla “Mutfak Tanrılarının Çatışması” adlı filmi de Konfüçyüs’ün izinde olduğunu kanıtlamak için yapılmış bir benzeri… “İyi insan, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adam”, ki burada “sevdiği işi meslek edinen” iki genç iyi insan var.
Sonuçta, 2014 yılında başlayan başarılı TV yemek programı “Chef Nic”in üç sezon izlenmesinin ardından tanınmış oyuncusu Nicholas Tse mutfak sanatlarına olan tutkusunu “Fırtına Pişirmek” filmi ile beyazperdeye taşıyor.