1982 yazıydı. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın etkisinin yüksek olduğu günlerdi. Dünyanın önde gelen bütün ülkeleri geldikleri noktayı gösteren büyüklük yarışına girerdi.
Fuar Türkiye içinde de büyük bir vitrindi. Bakanlıklar, genel müdürlükler pavyonlarını projelerinin gösterimiyle süslerdi.
Meslekte ikinci yılımdı. Fuar, iletişim fakültesinin devamı gibiydi. Gördüğüm her yeni proje haber!
Bütün bunların arasında “GAP” başlığını gördüm. Hemen altında şu yazılıydı:
Güneydoğu Anadolu Projesi… Türkiye’nin en büyük hayali!
Girdim; 1974’te su toplamaya başlamış Keban Barajı’nın insan boyunda fotoğrafı karşıladı beni. Broşürlere baktım, inanamadım!
Ülkemizin topraklarından doğan Fırat ve Dicle üzerinde 22 baraj olacak. Türkiye’nin bütün sulamalı tarım alanlarının yarısına yakınına sahip olacak. Şanlıurfa’dan Gaziantep’e, Adıyaman’dan Diyarbakır’a dokuz bölge ilini kapsayacak. Feodal yapı değişecek, yeni bir yaşam gelecek.