Zeytin ile ilgili ilk okumalarımı yaptığımda şu ifade çok dikkatimi çekmişti: “Zeytin, fakir toprakların zengin ağacıdır”. Bu ifadeyi biraz değiştirirsek “Zeytin, Türkiye’nin fakir topraklarının geçim kaynağıdır” veya “Zeytin, Türkiye’de fakir toprakların geçim kaynağıdır” diyebiliriz. Fakir toprak burada taşlı, boz, verimsiz anlamında kullanılmıştır. Zeytin dağda, bayırda, kayada yetişebilen bir ağaçtır ve en zor şartlarda bile yüzyıllarca yaşamını sürdürebilmektedir. Zor koşullarda yüzyıllar boyu yaşayabilmesi nedeniyle ölmez ağaç veya ölümsüz ağaç olarak da adlandırılır. Dört mevsim dökülmeyen yaprakları altında oturabileceğimiz, kutsal kitaplarda yer etmiş bir ağaçtır zeytin ağacı. Sabahları kahvaltıdan önce yağını içtiğimiz, kahvaltılarda yediğimiz, yemeklerde ve salatalarda hem yağını hem de kendisini kullandığımız tadına doyum olmayan bir meyvedir zeytin.
Zeytin, sofralarımızın ve sağlığımızın vazgeçilmez bir parçasıdır, fakat maalesef son dönemlere kadar ülkemizde zeytin sektöründe markalaşma düşük oranda kalmış ve üretilen zeytini ve zeytinyağını dünya pazarına bilinçli bir şekilde tanıtma fırsatımız olmamıştır. Son yıllarda ise bilinçli tüketicilerin sayesinde çoğu firma yavaş yavaş markalaşmaya ve kaliteli ürünler üretmeye başlamıştır. Bu gidişata bakarak önümüzdeki yılların ülkemizde üretilen zeytinin ve zeytinyağının markalaşması açısından parlak olduğunu öngörebiliriz.
Bugünkü yazımda zeytin ekonomisine ve zeytin ağaçlarının bakımına değinmek istiyorum.
Zeytin ağaçlarının bakımı
Ülkemizdeki zeytinlikler yakın zamana kadar çekirdekten doğada yetişmekteydi. Daha sonra bu yabani zeytinlikler aşılanarak delice zeytinlerin meyveleri de toplanmaya başlandı. Son 20 – 30 senedir ise üreticilerimiz aldıkları fidanları 6 – 6, 6 – 5, 6 – 4, 5 – 5 gibi çeşitli ekim ölçüleri ile düzenli bir şekilde bahçelerine dikmeye başladılar. Bu sayede 2000’li yıllarda 80 milyon civarında olan zeytin ağacı sayımız 2020 yılında 180 milyon civarına ulaştı.
Dikilen bir zeytin fidanı iyi bakılırsa en az sekiz sene sonra verim vermeye başlamaktadır. Bu sekiz sene içinde zeytin bahçesinin düzenli olarak sürülmesi, zeytin fidesinin etrafında kalan bölgenin çapalanması ve yaz döneminde sulanması için yalakların hazırlanması gerekmektedir. Kış dönemine girerken ise fidan diplerine hayvan gübresi ile ağaç başına 100 gr fenni gübre atılması ve yalakların kapatılması gerekir. Bu temel bakımın yanında fidanların meyve verecek düzeye getirilmesi oldukça zahmetli bir iştir. Zaten ülkemizdeki temel sorun, hangi ağaç olursa olsun, fidanların dikilmesi fakat bakılmamasıdır.