Son bir haftadır Fransa’nın güneyinde Saint Remy de Province’da harika bir gastronomi güzergahı üzerindeyim.
Ama aklım Gaziantep’te takılı kaldı.
Bu yıl Gaziantep’te düzenlenen gastronomi festivalinde öyle bir deneyim yaşadık ki, şehrin neden dünya haritasında tartışmasız bir “gastronomi başkenti” olarak kabul edildiğini derinlemesine hissettik.
Gaziantep mutfağının renkleri, tatları ve eşsiz lezzetleri yalnızca damakları şenlendirmedi; gördüğüm kadarıyla, şehrin ekonomisine de büyük katkılar sağladı.
Gaziantep’te kazanlar kaynadıkça, ekonomi de kaynıyor, kazançlar artıyor ve her boyutuyla büyüyor.
Gastronominin ekonomiye etkisi
Gastronomi, sadece kültürel bir zenginlik değil, aynı zamanda Gaziantep’in yerel ekonomisinin bel kemiği haline gelmiş durumda.
Her yıl düzenlenen Gaziantep Gastronomi Festivali, bu kültürel mirasın yalnızca kutlanmasını değil, aynı zamanda şehrin tarım, turizm, hizmet ve üretim sektörlerine sağladığı desteği de gözler önüne seriyor.
Festival boyunca, şehrin dört bir yanındaki restoranlar, oteller, zanaatkârlar ve küçük üreticiler adeta şehrin nabzını tutarcasına faaliyetlerine hız kazandırıyor.
Yerel esnaf ve üreticiler, normal zamanlara göre çok daha fazla gelir elde ediyor; bu da şehrin ekonomik dinamiklerine taze bir soluk getiriyor.
Gaziantep’in ünlü kebapları, baklavası ve çeşitli mezeleri, festivalin en çok dikkat çeken unsurları olarak öne çıkıyor.
Ancak bu lezzetlerin arkasında büyük bir yerel tarım ve hayvancılık ağı var. Festival, bu sektörlere de büyük katkılar sağlıyor.
Yerel üreticiler, festival aracılığıyla daha geniş bir pazara ulaşma imkânı bulurken, şehrin ekonomik sürdürülebilirliğine de uzun vadeli bir destek sunuluyor.
Festivale katılanlar, Gaziantep’in sadece lezzetlerle değil, aynı zamanda bu lezzetlerin ardındaki kültür, gelenek ve ekonomik güçle nasıl bir bütünlük sağladığını bizzat deneyimlediler.
İşte bu deneyim, Gaziantep’in başarısının gerçek manada anahtarı..