Yeşim Nur Mantaş
Levon Bağış’ın gazete yazılarından derlenen Obur Yazılar kitabı Aras Yayınları’ndan çıktı. Bağış gastronomi yazarı olarak, işe lezzet tarafından bakıldığında bir şeylerin eksik kaldığını vurguluyor.
Levon Bağış’la Aras Yayınları’ndan çıkan kitabı Obur Yazılar üzerine konuşuyoruz. Bu yazılar Agos gazetesinde yayınlanmış yazılarından bir seçki. “Ben iyi bir kitap okuyucusuyum, hatta bibliyomaniye doğru giden bir şey de vardır bende. Doğrusu gazete yazılarından yapılmış kitapları hiç sevmem. Çünkü bu yazıların çok günlük olduğunu yani zamanın ruhunu taşıdığını düşünüyorum. O zaman için yazılmıştır. O zamanda yazılır, okunur, biter gibi gelir bana” diyor Levon Bağış. Kitabın öncesinde işi biraz yokuşa sürdüğünü kabul ediyor ve ekliyor, “Ama Aras Yayınları’nın sahibi, her şeyi ve kurucusu Tomo Abi biraz da bir ültimatomla yapıyoruz diye bildirdi. Bir gün kitabın editörü Rober beni aradı, hazırlıyoruz, haberin olsun dedi kapattı. Yani bütün seçimi, dizilimi, her şeyini Rober yapmıştır.”
İstanbul’da olmayı özlüyorsanız İstanbullusunuz
Konu gastronomi olunca elbette dinleyecek çok şey var ondan. Türkiye’nin ilk zincir şarap butiği Kav Butik’i kuran, şarap üzerine eğitimler veren Bağış 2019’dan beri, ortaklarıyla birlikte, yerel üzümlerden üretilmiş şarapların servis edildiği bir şarap bistrosu olan Foxy’yi işletiyor. Kaybolmaya yüz tutmuş Anadolu üzümlerinden şarap üreterek bu üzümlerin yaşatılmasını hedefleyen Yaban Kolektif markasının ortağı aynı zamanda. Anadolu’nun son yüz yılda varlığı tehdit altına giren miras bağlarının korunması için faaliyet gösteren Heritage Vines of Turkey oluşumunun da kurucularından. Bütün yollar Roma’ya çıkar hesabı konuşmamız hep dönüp dolaşıp uzmanlık alanı olan şaraba geliyor.
Sohbetimize İstanbullu olmaktan başladık, gastronomi hayatındaki sorunlara kadar uzanan geniş bir perspektifte devam ettik.
İstanbullu olmak önemli sizin için…
Bu İstanbulluluk hikayesi çok uzun zamandan beri, belki 200-300 yıldır var. Bir ayrışmanın sembolü olarak kullanılıyor. Sanki şehirli olmakla şehirli olmamak arasındaki farkmış gibi. Eskiden İstanbul dışındaki her yer taşra gibi görülürdü. Annem de öyle derdi. Hatta İstanbullu olmayana dışarlıklılar derdi. İstanbul’a hak ettiği değeri yeterince veriyorsanız, İstanbul’u seviyorsanız, İstanbul’la alakalı bir hikayeniz varsa yani İstanbul’da olmayı özlüyorsanız bence İstanbullusunuz. Ama İstanbullu olmanın da bazı gerekleri var. Bu kadar denizle iç içe olan bir şehirde balığı da bilmek zorundayız gibi geliyor.