Dünya pandemiyle gördü aslında, şimdi de tarihimizin en korkunç yıkımıyla karşılaştığımız şu günlerde 10 ilimizden biz altını çiziyoruz: Bu felaketlerden ancak örgütlü iyilikle çıkabiliriz!
Dünyanın ve memleketin farklı politik, ekonomik kavramlara ifade edebileceğimiz “örgütlü kötülük” halini de on binlerce insanımızı yutan bu enkazların altına gömerek…
Günlerdir birkaç saat uykuyla, deprem bölgesinde dolaşan muhabirlerimizi koordine ederek, yerel kaynaklardan gelen notları toplayıp yazarak, çalıştığım uluslararası haber ajansına neredeyse her saat başı haber geçerken, kötülüğün de iyiliğin de en çarpıcı hallerine tanık oluyorum.
Yazdıklarımızın dünyanın en uzak köşelerinde bir karşılığı olduğuna tanık olmak; Uruguay’dan, Arjantin’den, İspanya’dan iyilik eylemlerini tetiklediğini görmek olmasa, karşımıza çıkan kötülük halleri tümüyle dayanılmaz olacak.
DAYANIŞMA!
Sihirli sözcük bu. Memleketin dört bir yanından ve dünyanın en ücra köşelerinden el ele tutuşarak insan zinciri oluşturanların ellerinde avuçlarındakilerle deprem bölgesine yetişmeye çalışmaları…
Bir de şu kutsanan sözcük, DEVLET. Ne o?
Onun şimdi, bir kez daha, haritadan silinmiş yerlerden yansıyan fotoğrafı; ihmal, iltimas, yandaşı kayırma, insanları ayırma, liyakatsizlik, rant, talan, yalan, beceriksizlik, baskı, yasak…
Söylenecek çok şey var… Ama şimdi her sözcük boğazımda düğümleniyor. Depremden canlı kurtulan ve kurtulduğu halden de intihar ederek kurtulmaya çalışan insanlar varsa, kuracağınız hangi cümlenin anlamı olur ki?
Hele de insana ait en kıymetli duygulardan olan utançtan bile nasip almamış olanları gördükçe ortalıkta dolaşan… Örgütlü kötülüğün insan donuna girmiş hallerini!