Sığır, bugün bir küfür olmuşsa, bunun kendini doğaya dışsal gören insanın takındığı aşırı kibirli tavırla mutlaka bir ilişkisi vardır.
Sığırın bir küfür olmadığı, aksine, el üstünde tutulup uğruna özenli seremoniler düzenlendiği çağlar oldu yeryüzünde. Bu çağlarda sığırın ufuktaki çayırlarda otlaması, kafasını kaldırıp sırtını gererek etrafı kolaçan edişi, heybetli cüssesi, upuzun sivri boynuzları ve derinden gelen boğuk sesi insanda saygı ve yücelik hislerini uyandırıyordu. Hele ki bu canlının kızgınlık dönemlerindeki hareketli, saldırgan ve dizginlenemez halleri insanın uzaktan seyre daldığı özel anlardı. Büyülüyordu insanı…
Sığır (veya canlının insan eliyle hadım edilmiş ve tarım emeğine sürülmüş hali olan öküz) bugün bir küfür olmuşsa, bunun kendini doğaya dışsal gören insanın takındığı aşırı kibirli tavırla mutlaka bir ilişkisi vardır. Neolitik dönemde sığırı evcilleştiren insanlar işin bu noktaya gelebileceğini rüyalarında bile göremezdi. Dünya üzerinde bugün 1 milyardan fazla evcil sığır olması kırmızı etin beslenme kültürlerimizdeki global önemine dair pek çok şey söylüyor. Bu canlıyı kendimize tümüyle tabi kılmışız. İnsanın bir kölesi olmuş sığır. Doğumundan ölümüne kısacık yaşamının her anı vahşice insan eliyle kontrol edilmekte, doğar doğmaz annesinden koparılmakta, sütü acı içinde sağılmakta, zorla gebe bırakılmakta, antibiyotikli yemlerle hiç durmadan beslenmekte ve sonrasında kesime gönderilmekte. Neolitik dönemin insan-hayvan ilişkilerindeki nispi masumiyet günümüzde adına endüstriyel tarım denen barbarlık sistemine dönüşmüş durumda.
BİYOLOJİK ANIT: BOS PRİMİGENİUS
Ataları iki milyon yıldır yeryüzünü kat eden bir canlı sığır. Genetik haritasında çok sayıda alt tür ve cins var. Bu yazıda benim üzerimde duracağım bunlardan bir tanesi: Bos primigenius. Yani yabani sığır.
Hemen belirtelim: Hiçbirimiz hayatımızda bu hayvanı görme şansına erişemedi, erişemez; çünkü bu canlının soyu MS 17. yüzyılda tükendi. Belirtmeme gerek var mı bilmiyorum ama elbette bu tükeniş insan eliyle oldu. Tarihte bilinen son yabani sığır Polonya’nın Jaktorów ormanında 1627 yılında doğal nedenlerle öldü. Böylece iki milyon yıl boyunca her türlü ortamına adapte olduğu dünyadan, sadece insana “adapte” olamadığı için gitti. Biz insanlar onun hatırasını “canlı” tutalım diye ona bir anıt diktik. İroni konusunda bizi hiçbir canlı geçemez, öyle değil mi? İşte bu nedenden dolayı hiçbirimiz Bos primigenius’u bir daha göremeyeceğiz. Atalarımızın onları izlediği gibi uzaktan izleyip hayranlık duyamayacağız.