Köy Okulları Değişim Ağı köydeki öğrencilerin hayatını değiştiriyor

Elif Ergu Demiral

Robert Kolej, ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okuyan ve Harvard’da yüksek lisans yapan Mine Ekinci köylerdeki eğitime odaklı kurduğu Köy Okulları Değişim Ağı ile hem öğrencilere hem de köy öğretmenlerine yönelik projeler üretiyor.

Mine Ekinci gençlere örnek bir rol model. Türkiye’nin bence en önemli sorunlarından biri için yola çıkan genç bir kadın. Çok başarılı bir eğitim hayatından sonra kendini köylerdeki eğitim sisteminin gelişmesine adamış bir sosyal girişimci. Mine Ekinci’yi yıllar önce tanımıştım, o günlerden bugünlere çok güzel yol aldı. Yaptığı işleri çok daha fazla kesimin duymasını isterim. Mine Ekinci Robert Kolej, ardından da Boğaziçi Üniversitesi’nde okudu. Harvard’ta yüksek lisans yaparken köy okulları projesini hazırladı. Ve döndüğünde de 2016’da Köy Okulları Değişim Ağı – KODA’yı kurdu. Amacı köylerde yaşayan çocukların daha nitelikli bir eğitime erişebilmesiydi. Gerisini Mine Ekinci’nin anlatımıyla yazalım.

Mine Ekinci

 

Sizle ilk döneminizde röportaj yapmıştım. O zamanki hedeflerinizi tutturabildiniz mi? Hayallerinize yönelik adım adım ilerlemek size ne hissettiriyor?

Evet, özellikle öğretmenlere yönelik hedeflerimizi çok büyük oranda gerçekleştirdik. Şanlıurfa, Harran’da bir öğretmen topluluğu ile başladığımız öğretmen toplulukları programımız bu sene 18 topluluğa kadar çıkıyor. 5 öğretmene birebir mentörlük yaptığımız mentörlük programımız 60 mentörle 120 öğretmene ulaşacak şekilde devam ediyor. Başlangıçta, 3 eğitim fakültesiyle çalışmaya başlamışken şimdi 23 eğitim fakültesi ile işbirliği protokollerimiz var.

Köyde yaşamamış, büyümemiş birisi olarak nasıl empati kurdunuz Köy Okulları Değişim Ağı’nı kurarken?

Aslında köyde yaşamadım diyemem. Ben Yalovalıyım. İlk çocukluk yıllarımı şehir merkezinde geçirdim fakat 1999’da Marmara Depremi sonrasında yine Yalova’da babaannemin köyüne, Soğucak köyüne taşındık. Hiç köy okulunda okumasam da köyle bu şekilde bir bağım var. Özellikle, anneannemin, babaannemin ve yine köyde büyüyen annemin hikayelerinin de mutlaka üzerimde çok tesiri olmuştur. 12-13 yaşımdan beri de sivil toplumda gönüllülük yapıyorum. Gönüllülüğüm Yalova Gençlik Meclisi ve Robert Kolej’deki ilk sosyal sorumluk projeleri ile başladı; Genç TEMA’da ve engellilik alanında gönüllü çalışmalarla devam etti. Sonrasında, lise ve üniversite arasında bir yıl üniversite kaydımı dondurup Fransa’ya gittim, burada bir sene kadar engellilere yönelik bir eğitim merkezinde Avrupa Birliği’nin bir gençlik programı sayesinde gönüllü olarak çalıştım. Ayrıca üniversite yıllarım boyunca zaman ve imkan buldukça çok seyahat ettim, Amazonlardan Moğolistan’a kadar. KODA’nın kuruluş sürecinden beri de zaten birçok farklı ilçeye, yüzden fazla köye gittim; insanların yer sofralarında yemeklerini paylaştım, çocuklarıyla oyunlar oynadım, dertlerini ve hayallerini dinledim.

Eğitimin çoklu ve karmaşık sorunları var Türkiye’de. Kırsala özel sorunları bize sıralar mısınız? 

En temel meselelerden biri, birçok köyde anaokulu, ilkokul ya da ortaokul bulunmaması. Bu sadece fiziksel bir zorluk değil, aynı zamanda çocuğun okul aidiyetini, motivasyonunu da etkileyen bir durum. Köy nüfuslarının çok azaldığı, okul çağında sadece birkaç çocuğun olduğu birçok köyümüzün olduğu da bir gerçek. Bir köy okulunun açık olduğu yerlerde ise öğretmenler çoğu zaman çok sık değişiyor. Sözleşmeli öğretmenlikle öğretmenlerin ilk atandığı birçok bölgede bu durum büyük oranda iyileştiyse de büyükşehirlere bağlı uzak köyler, küçük ilçeler bu konudan mağdur olmaya devam ediyor. Bununla birlikte, özellikle doğu bölgelerinde köylere atanan öğretmenlerin çoğu mesleğe yeni başlayan öğretmenler oluyor. Aynı zamanda birçok köy okulunda birleştirilmiş sınıflar var. Yani farklı yaş gruplarındaki çocuklar aynı sınıfta, tek bir öğretmenle ders yapıyor. Bu model, aslında doğru destekle fırsata dönüşebilecek öğrenmeyi çok olumlu yönde etkileyebilecek bir model. Fakat ne yazık ki öğretmenler bu modele hazır biçimde yetişmediğinde ve onlara destekleyici içerik, materyaller sunulmadığında öğretmenler için zorlayıcı öğrencilerin öğrenmesi bakımından verimsiz olabiliyor. Bir diğer önemli konu da ailelerin sosyo-ekonomik koşulları, eğitime ve okula dair ön yargıları, kültür ve dil engelleri, iş yüklerinin çokluğu, çocuk sayısının fazlalığı, evdeki eğitim materyallerinin ve genel olarak mekanların kısıtlılığı gibi sebeplerden ötürü birçok aile çocuklarının eğitimini yeterince destekleyemiyor.

KODA ile neleri başarabiliyorsunuz? 

Bugüne kadar 9000’in üzerinde öğretmenle ve öğretmen adayıyla, 1500’den fazla ebeveynle çalıştık. Onlar sayesinde köylerde okuyan 107 binden fazla çocuğun daha iyi bir eğitim almasını sağladık. Köy öğretmenlerine sadece eğitim vermedik; birlikte öğrenen, paylaşan, birbirinden güç alan topluluklar kurduk. Öğretmen Toplulukları Programımız ile köylerdeki öğretmenleri kişisel ve mesleki olarak güçlendiriyoruz. Köye İlk Adım Programı’mızda öğretmen adaylarına; daha mesleğe başlamadan önce, köyde öğretmenlik yapmaya dair bir bakış açısı kazandırmayı hedefliyoruz. Sosyal Duygusal Öğrenme (SDÖ) de bizim çok önem verdiğimiz bir alan. Çocukların duygularını tanıyabilmesi, ifade edebilmesi, empati kurabilmesi ve sağlıklı iletişim geliştirebilmesi için öğretmenleri ve aileleri destekliyoruz. Bu sayede hem sınıf içi iklim iyileşiyor hem de çocukların kendilerini daha güvende hissettiği bir öğrenme ortamı oluşuyor.

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

İklim değişikliği: Avrupa’da bir haftada aşırı sıcaklardan 2 bin 300 kişi öldü

İklim değişikliği son haftalarda Avrupa’daki ölümleri üç kat artırdı....

Rekabet Kurulu’ndan “Ferrero” açıklaması!

Rekabet Kurumu’ndan yapılan açıklamada, mahkemenin Ferrero’ya ilişkin soruşturmanın sonlandırılmasına...

Meteoroloji uzmanı açıkladı: Sıcak hava dalgası ne kadar sürecek?

Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Özdemirci, ülke genelinde...

Dev rakı ve viski grubuna zam

Mey Diageo grubundaki rakı, viski, votka, tekila, cin ve...