Masaların renkli yüzü “salata” binlerce yıldır sofralarda
Salata insanın evrimsel yaşam döngüsü içinde avcı – toplayıcı olarak yaşadığı yıllarda da yerleşik hayata geçildiğinde de her daim sofrasında yer almış; sağlığına şifa, açlığına çare, öğününe güzellik katmış.
Atalarımızın doğada var olduklarından bu yana bitkisel gıdalar tükettiği, ateşin keşfi neticesinde çiğnenmesi kolaylaşan etin yanında farklı sebzeler yediği, tohumlar, meyveler, yumrular, kabuklar, tahıllar ve kabuklu yemişleri sofrasına dahil ettiği biliniyor.
Yakın zamana kadar etobur oldukları, yiyecek kıtlığı nedeniyle soylarının tükendiği düşünülen Neandertaller üzerinde geçtiğimiz yıllarda yapılan diş analizleri neticesinde sebzeleri kızartarak yedikleri, et yemekleri yanında taze bitki yaprakları ile beslendikleri ve kabuklu yemişleri kavurarak tükettikleri anlaşılmış. Neandertallerin bugün anladığımız anlamda salata yedikleri fikri hayal gücümüzü zorlasa da et yanında sebze yedikleri, civanperçemi ve papatya gibi tadı acı olan bitkileri ilaç olarak kullanmış olabilecekleri düşünülüyor.
Marul Eski Mısır çizimlerinde
Eski Mısır halkının MÖ 4500 gibi erken bir tarihte marul yetiştiren ve marulu diyetlerinin bir parçası olarak tüketen ilk uygarlık olduğuna inanılıyor. Öyle ki, Eski Mısırlılar farklı yeşil yapraklı sebzeleri de hem besin hem de şifa amaçlı ilaç olarak kullanmışlar, salatayla ilgili beğenilerini çizimlerine de katmışlar.
İlk salatalarda genellikle marulun yanı sıra kereviz, turp, soğan gibi sindirimi kolay ve sağlık açısından faydalı olduğu düşünülen basit bahçe sebzeleri de kullanılmış.