Türkiye’de son yıllarda sık sık gıda enflasyonu ile mücadele adına tarımsal ihracata kota ya da kısıtlama getiriliyor. Peki, yüksek fiyatların sebebi ihracat mı, sınırlamalar enflasyonu frenler mi?
Türkiye’nin tarımsal ihracatı son yıllarda iki konu özelinde sık sık gündem oluyor.
İlki, ihracata giden ürünlerin aflatoksin ya da pestisit sorunu gibi gerekçelerle kapıdan dönmesi… Bu gıda ürünlerinin sağlık açısından kalitesi tartışılırken “Acaba içeride biz ne tüketiyoruz, bize ne yediriyorlar?” sorusu kafaları kurcalıyor.
İkinci konu ise içeride fiyatı artan ürünlerin ihracatına getirilen yasak ya da sınırlamalar… İhracatı kısıtlayıcı önlemler vatandaşın aklına “Tarım ülkesi Türkiye’de gıda neden pahalı? Fiyatlar ihracat yüzünden mi artıyor?” sorularını getiriyor.
Hangi açıdan bakarsanız bakın bu iki mesele Türkiye’nin dış ticaretiyle ilgili bir konu gibi gözükse de üreticisinden tüketicisine kadar temel bir iç meseleye dönüşmüş durumda.
Kısıtlama çözüm getirse bu enflasyon olur muydu?
Orta ve uzun vadeli stratejilerden yoksun bir tarım politikasında kısa vadeli palyatif çözümlerden medet umuyoruz. Bu yüzden ya sonuna kadar açılan ithalat kapıları ve düşürülen gümrük vergileri ya da bir gece ansızın sınırlanan ihracat kararları gündemden düşmüyor.
Sadece son üç-dört yıl geriye gittiğimizde patates, kuru soğan, bakliyat grubu, limon, domates, zeytinyağı, tavuk eti dahil pek çok farklı ürün grubunda söz konusu yasak, kota ve kısıtlamalara başvuruldu.
İhracı kayda bağlı mallar listesine her geçen gün yeni ürünler ekleniyor. Listede süt ve süt ürünleri de var; et ve türevleri de var. Şeker de listenin içinde, salça ve dondurulmuş gıda ürünleri de… Ve dönem dönem bu ürünlerin ihracatında frene basılıyor.
İhracatı kısıtlayıcı hamlelerin amacı iç piyasada arz-talep dengesini sağlayarak fiyat istikrarını korumak olarak açıklansa da bugüne kadar kayda değer ve kalıcı bir çözüm olmadığına hepimiz şahit oluyoruz.
Eğer kronik sorunlar bu yasak ve kısıtlarla çözülmüş olsa herhalde hâlâ aylık yüzde 2,8 ve yıllık yüzde 68,5 oranında bir gıda enflasyonu ile mücadele ediyor olmazdık.
Zeytinyağında ihracat sınırlaması artışı durdurmaya yetmemişti
Buna en somut ve güncel örneği zeytinyağı özelinde vermek mümkün… Hatırlarsanız geçen sezon kuraklık sonucu düşen rekolte ve dünyada zeytinyağı arzında yaşanan sıkıntının sürmesiyle birlikte Türkiye’de fiyatlar hızlı şekilde yükseldi. Türkiye’nin arz-stok dengesi iç tüketime fazlasıyla yetecek durumda olsa bile fiyat artışının önüne geçmek için dökme ve varilli zeytinyağına 1 Ağustos 2023’te ihracat kısıtlaması getirildi.