1850’lerden bu yana hayvancılığın içinde olan Kayhan Ailesi, büyük emek ve sermaye ile kurduğu Efeler Çiftliği’ni geçenlerde Altınmarka Gıda’ya satarak bu işten çıktı. 50 milyon dolar yatırım yapılan, 850 dönüm alana yayılan bu kurum neden satıldı? Çiftliğin kurucusu ve eski sahibi Hilmi Kayhan “İyi ki çıktık” diyor.
Türkiye’de tarım sektörü 2024’te çok farklı tartışmalara sahne oldu. Ama özellikle et ve süt piyasasındaki gelişmeler üreticisinden tüketicisine kadar her kesimi olumsuz etkiledi.
Ve bu mesele sadece 2024’e özgü değildi. Yılların birikmiş ve kronikleşmiş sorunları artık bu işi yapanların da yavaş yavaş havlu atmasına neden oldu.
Efeler Çiftliği de onlardan biriydi. Nesiller boyu hayvancılıkla uğraşan Kayhan Ailesi, binbir emek ve ciddi bir sermaye ile girdikleri bu işten çıkma kararı aldı.
AB’nin ari işletme onayını ilk alan işletmelerden biri olan çiftlik, Türkiye’nin en modern, verim odaklı ve teknoloji adaptasyonu yüksek hayvancılık yatırımlarının başında geliyordu. Kendi yemini kendi üreten işletmede günlük 100 ton süt üretimi gerçekleştiriliyordu.
Peki, ne oldu da Kayhan Ailesi bu işten çıkma kararı aldı? Aydın’da tarımla uğraşan bir aileye kuşaklar boyu edindiği birikim sonrası hayvancılıkta havlu attıran gelişmeler nelerdi?
Bu ve buna benzer merak ettiğimiz tüm soruları Efeler Çiftliği kurucusu ve eski sahibi Hilmi Kayhan’a sorduk.
Sizi hayvancılık yatırımına yönelten motivasyon neydi?
Biz aile olarak yaklaşık 1850’lerden beri, dedemin babası zamanından bu yana bu işin içindeyiz. Gerek koyun, gerek büyükbaş olsun bizim hep hayvanlarımız vardı. Dedem 1983’te vefat edince koyunları ve sağmal inekleri dağıttık. Fakat işten kopamadık. 2000’de abimle birlikte işe dönme kararı aldık. Önce model olsun diye küçük bir çiftlik kurduk. Sonra da 2005’ten itibaren Efeler Çiftliği’nin kuruluş hazırlıkları başladı. 2008-2009 döneminde üretime geçtik. Arada bir 10-15 senelik dönem hariç hayvancılığı hep yaptık. Ama devam ettirmek kısmet değilmiş.
Öncesinde bir fizibilite çalışması, saha araştırması yaptınız mı?
Yaptık… Biz bu yatırımı sıfır faizli beş yıl geri ödemesiz kredilerin, teşviklerin çıktığı dönemden önce yaptık. Yatırım öncesinde yaptığımız hesap ve kitaplar o zaman tutuyordu. Nitekim Efeler Çiftliği’nin ilk üç-dört yıllık çalışmasında alınan tüm krediler geri ödendi. Çok da iyi gidiyorduk…
“Sınırsız ithalat suni bir bollaşma yarattı”
Yatırım yerini ve büyüklüğünü neye göre belirlediniz?
Çiftliği kurarken düşüncemiz 3 bin 600 sağmal hayvanla işe başlayıp zamanla bunu 7 bin 200’e çıkarmaktı. Ve günde 230-240 ton süt üretimi hedefimiz vardı. Bu ölçeklere uygun böyle büyük bir araziyi Aydın Germencik’te bulduk. Çiftliğe uygun olmayan, üçüncü derece tarım arazileriydi. 850 dönüm bir alandı.
Ne kadarlık bir yatırım yaptınız?
O zaman 43 milyon dolar yatırım yapıldı. Buna arsa bedeli, çiftlik inşaatları ve tüm hayvanlar dahil. Fakat sonra da en az 6-7 milyon dolarlık iyileştirme yatırımları yapıldı. Kabaca toplamda 50 milyon dolarlık yatırımdan söz ediyoruz.
Hayvancılık yatırımı yaparken sizleri en çok zorlayan konular nelerdi?
Hayvan tedariki oldu. Bir de o zamanlar bu ölçekte bir çiftlik Türkiye’de yoktu, hatta Avrupa’da bile pek yoktu. O yüzden Türkiye’de aldığımız destekler, yönlendirme vs. çok sınırlıydı. ABD’lilerle çalıştık. Çiftlik yöneticileri, danışmanlar dahi Amerikalıydı. Çünkü Türkiye’de bu çapta bir çiftlik kurup yönetme kültürü o zamanlar yoktu.