Kış aylarının en meşhur içeceklerinden birisi bozadır. Hem soğuk kış aylarında içinizi ısıtır, hem de tam anlamıyla vitamin deposudur. Ülkemizde de bolca tüketilen bozanın tarihi de oldukça dolu ve çok eskilere uzanıyor.
Bozanın ilk ortaya çıkışı günümüzden yaklaşık 8000-9000 sene öncesine dayanıyor. Bu bağlamda da günümüzde hâlâ tüketilmekte olan en eski içeceklerden bir tanesi. Günümüzde genellikle darıdan yapılan boza farklı topluluklar tarafından farklı hammaddeler kullanılarak da üretilmiştir. Bozayı Türk toplulukları da uzun zamandır tüketiyor. Özellikle Orta Asya’da bulunan eski Türk kavimlerinin boza tükettiğine dair bilgiler mevcut. Bu kavimlerin zaman içerisinde Anadolu’ya göçleri sırasında boza da onlarla birlikte bu coğrafyaya geliyor. Hatta boza Anadolu’ya geldikten sonra bu coğrafya ile de sınırlı kalmıyor. Tüccarlar tarafından hem Afrika’nın kuzey bölgelerine hem de bugün Orta Doğu olarak bildiğimiz coğrafyaya da yayılmıştır.
Tarihin en önemli seyyahlarından biri olan Evliya Çelebi de 17. yüzyılda Anadolu’da boza içildiğinden bahseder. Seyahatnamesinde İstanbul’da 300 civarında bozahanenin bulunduğunu not eder.
DİKKAT DİKKAT
Yüksek kalorili bir içecek olan boza kilo almak istemeyenlerin uzak durması ya da kontrollü tüketmesi gereken bir içecektir. Maya kullanılarak yapılan bir içecek olan boza bazı insanlarda mide problemleri yaratabilir. Şişkinlik, gaz, kabızlık ve ishal boza içenlerde gözlenebilir. İçeriğinde kullanılan şeker, diyabet hastalarının kan şekerini yükseltir. Doktor ya da diyetisyene danışmadan diyabet hastalarının boza tüketmemesi önerilir. Yüksek karbonhidrat içeriği özellikle tansiyon hastaları üzerinde de etki yaratabilir. Fazla miktarda boza tüketimi tansiyonu yükseltebilir.
BOZA NEDİR?
Osmanlı’dan günümüze kadar uzanan boza hammaddesi: Yulaf, pirinç, darı, arpa, buğday veya mısır olan tarihi bir içecektir. Lezzeti kadar içerdiği E, B1,B2, A vitaminleri ve fosfor, demir gibi mineral içeriği ile de oldukça sağlıklıdır.
Mısır ve Kuzey Afrika sahillerinden Akdenizli gemi tüccarları yardımıyla önce batıya, Asya ülkelerine ve Çin’e, oradan da İran ve Afganistan’a kadar geniş bir alana yayılan boza, ambalaj sanayinin gelişmesi ile birlikte ticari bir içecek haline gelir. Eski yıllarda Türkiye’de ramazan ayının habercisi olan boza marka haline gelen özel bir içecek olarak severek tüketilmektedir.
Boza helal mi ya da boza neden haram soruları boza ile ilgili akla gelen sorular arasındadır. Osmanlılarda 16. yüzyılda iki tip boza yapılırmış: İlki Ermeniler tarafından yapılan, fazla mayalandığı için içeriğinde alkol barındıran ve içeni sarhoş eden Mırmırık. Diğeri de tatlı boza olarak adlandırılan ve fazla mayalandırılmayan Arnavut Bozası. Ekşi mayanın sarhoş edici özelliğinden dolayı o tarihlerde görev yapan şeyhülislam, Ermeni bozasını yasaklamış. O gün, bugündür de haram ya da helal mi diye sorulur olmuş.
NASIL YAPILIR?
Boza malzemeleri için kalın bulgur ya da darı, su, pirinç, yaş maya, toz şeker, ılık süt, leblebi ve tarçın yeterlidir. Her mevsimin içeceği boza içeriği şu şekildedir: Bulgur, şeker, vanilya, toz maya, su. Bu malzemelerin kolay bulunması ve ucuz olması nedeniyle de boza fiyat açısından uygundur. Bozanın mayalandırılma ortamının karanlık ve serin olması bozanın tadını etkiler.
Öncelikle bulgur ve pirinç iyice yumuşayıncaya kadar kaynatılır. Püre haline getirilerek ince delikli bir süzgeçten geçirilir. Süzgeçten geçirilen kısım tamamen soğutulur. Bu arada ılık süt, toz şeker ve maya bir kapta karıştırılır. Hazırladığımız bulgur lapasının içine maya eklenerek 24 saat bekletilmek üzere serin ve karanlık bir ortama alınır. Ara sıra bekleyen bozanın kapağı açılarak havalandırılır. 24 saat sonra boza karışımına toz şeker ve su azar azar eklenerek istenilen kıvama getirilir. Daha sonra kıvamının biraz daha artması için buzdolabına koyulur. Sıcak ya da soğuk olarak servis edilen bozanın olmazsa olmazı üzerine serpilen toz tarçın ve bütün olarak konulan leblebilerdir.