Heyecan dolu bi hafta yaşıyorum. Önceki yazılarımda üstü kapalı bahsettiğim televizyon programım, Tivibu Tivilife kanalında yayına girdi. Programın adı; Köfte Dedektifi. Dilerim izlersiniz, izlerken de keyif alırsınız. Geçtiğimiz salı günü kanalın lansmanı için İstanbul’daydım. Güzel bir lansmanla yeni kanalın, yepyeni programları izleyicisiyle buluştu. Bugüne kadarki tüm İstanbul seyahatlerim gibi bu da çok hızlı bir yolculuk oldu.
Lansman gecesinin ertesinde öğle yemeği için uzun bir süredir gitmeyi istediğim, eski dostum Lokman Dağ’ın da ortağı olduğu Dönerci Kadir Usta’ya gittim. Lokman, midye sektöründen medya sektörüne geçen bi Mardinli. Cevval gazeteciliğinin yanında, yaptığı yemek programlarıyla hassas bir damağı olduğunu gördük. Dönerci Kadir Usta ile de gastronomi yolculuğunu başka bir yere taşımış.
Dediğim gibi uzun zamandır gitmek istiyordum Kadir Usta’ya, bizim kanalın lansmanı vesile oldu ve geldim. Ancak ne yazık ki Kadir Öner usta ile tanışmak kısmet olmadı. Çünkü o da bir seyahate gitmiş.
Lokman, “Abi ustamız yok ama bizzat kendisinin yetiştirdiği ustalarımız kesiyor dönerimizi, lezzet asla değişmez, eli, gözü hep üzerimizdedir Kadir ustanın…” diyor.
“Sen gazetecisin, tamam çocukluğun ticaretle geçti biliyorum ama nasıl dönerci oldun Lokman?” soruma ise şöyle yanıt veriyor;
“Kısaca şöyle anlatayım. Aslında ben bu dönerin müşterisiydim abi. Bir yemek işi yapmayı da istiyordum. Kadir Usta ile ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık. Sevdik birbirimizi, tuttu enerjimiz. Bizi tanıştıran arkadaşımızın da işe ortak olması koşuluyla başladık işe. Özellikle pandemi zamanı zor zamanlar geçirdik ama çok şükür müşterilerimiz inandılar bize, biz de onlara her koşulda en iyisini sunduk ve 4. yıla girdik Kadir usta ve diğer ortaklarımızla.”