Fatih Özatay: Tekstil, giyim ve deri sektörleri yakınmaları

Önce TEPAV araştırmacıları çarpıcı bir sunum yaptılar. Sonra Güven Sak’ın yazısı pazartesi günü yayınlandı. Ardından Ali Çufadar’ın bir toplantıda ‘el altından’ gösterdiği ve sonra X hesabında da yayımladığı grafik. Açık ki tekstil, deri ve giyim sektörlerinde son birkaç yılda büyük bir istihdam kaybı ve üretim azalması var. Güven Hoca’nın yazısının başlığı “Tekstil ve hazır giyimde kabahat kimin?” şeklindeydi. Ben de geri kalmayayım; bu sektörlerin üretimlerine bir bakayım dedim. Yok, Güven gibi kabahatli aramayacağım; o iş ona ‘emanet’. 

‘Baz’ etkisi falan yok

Bu sektörlerdeki üretim gelişmelerine 2021’den bu yana değil de 2005’ten bu yana bakınca ilginç bir olgu ortaya çıkıyor. İlk grafikte, 2005’in ilk çeyreği ile 2025’in üçüncü çeyreği arasındaki dönemde her üç sektörün çeyrek yıllar itibariyle üretim düzeylerinin seyri yer alıyor. Az sonra değineceğim ikinci grafikle de birleştirilince üç nokta çok dikkat çekici. Birincisi, son yıllarda her üç sektörde de büyük bir üretim düşüşü var: Tekstilde 2021’in üçüncü çeyreğinde, deride 2023’ün birinci çeyreğinde, giyimde ise aynı yılın ikinci çeyreğinde başlıyor. Buna karşılık, özellikle deri ve giyim sektörlerinde pandemiden sonra baş döndürücü bir üretim sıçraması yaşanmış. Dikkat: ‘baz’ etkisi falan yok, grafiği çizilen veriler sektörlerin üretim düzeyleri, artış oranları değil.

Gelin şimdi, “deri sektörü üretiminin pandeminden önceki eğilimi değişmeden devam etseydi, bugün sektörün üretim düzeyi ne olurdu?” sorusunun yanıtını arayalım. İkinci grafikte deri sektörü üretiminin 2005’in ilk çeyreği ile 2019’un son çeyreği arasındaki eğilimi mavi çizgi ile gösteriliyor. Aynı eğilimin 2020’nin ilk çeyreğinden itibaren değişmeden sürmesi halinde ne olacağı ise mavi kesikli çizgiyle grafikte yer alıyor. Ali Çufadar’ın dikkatimi çektiği nokta işte burada: Aslında 2025’in üçüncü çeyreğinde bu sektördeki üretim düzeyi, pandemi öncesindeki eğilimin gösterdiği üretim düzeyi ile hemen hemen aynı. Grafikte yer almıyor ama benzer bir saptama (yaklaşık olarak) giyim sektörü için de geçerli. Bu da ikinci nokta.

 Tekstil sektörü üretim kaybına çok daha önce başladı

Bu basit analiz elbette “canım bu iki sektörde dert edecek bir şey yok” anlamına gelmiyor. Zira birincisi, Güven Sak’ın yazısının önemli ‘kabahat’ bulma bölümünde gösterilen kanıtlar ne yazık ki sürüyor. Neydi onlar? Tedarikçisi olunan yabancı firmalar karbon ayak izi, su ayak izi, atık yönetimi gibi önemli başlıklar ile ilgililerdi. O şirketlerin istedikleri standartlara uyan yerli şirket sayısı çok azsa, tedarikçi olarak başka ülkelerin şirketlerine başvuruyorlar (sözünü ettiğim yazıda özellikle Fas ve Tunus olarak belirleniyor o ülkeler). Dolayısıyla Türkiye’de bu sektörlerde önemli bir üretim ve istihdam kaybı yaşanıyor. Tekstil sektörü ise üretim kaybına çok daha önce başlamış ve üstelik şu andaki üretim düzeyi 2019 öncesindeki eğiliminin ima ettiği düzeyin çok altında.

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Meyve üretiminde yüzde 30 azalma var mandalina tarlada kaldı: “Çiftçi Acil Durum Fonu” kurulsun

Mine Ataman Dünyada rekolte aza­lırken Türkiye’de 2024’de 1,880 milyon ton...

Metabolizmanın sessiz evrimi: Neden yaşlandıkça daha az yiyoruz?

Vücut yaşlandıkça daha az enerji yakıyor. Uzmanlara göre bunun...

İlçede zehirlenme alarmı! Hastaneler doldu, hastalar çevre ilçelere sevk edildi

 Zehirlenme vakalarına bir yenisi daha ekledi. Bingöl'de 120 öğrenci...

Türkiye’de fahiş kârla 4 milyon kg et satan Mücahid’in paravan evi

Amacı, halka ucuz et satmak olan Et ve Süt...