Mehmet Uluğtürkan / Reflex
50 dekarı bahçe geri kalanı tarla bitkilerinde olmak üzere 650 dekarlık alanda modern tarım teknikleriyle üretim yapıyordu.
6 Şubat 4.17 depreminde evi yıkıldı, canını zor kurtarabildi.
Traktörleri, tarım makineleri, tohumdan ilaca bulundurduğu deposu, hasat ettiği ürünler enkazından altında kaldı.
Mevsimlik tarım işçileri Nurdağı’nı terk etti.
Depremde su kuyusu yön değiş artık su yok. Su taşıyan beton arklar kırıldı. Sulama sistemi yerle bir oldu.
İlçesinde gübre, ilaç, tohum bayisi kalmadı.
Bu durumda Fatih Cihan’a veya benzer durumdaki üreticileri klasik destekleme modeliyle ayağa kaldırabilmek mümkün mü?
Değil.
Peki ne yapılmalı?
Mevcutta uygulanan ekipman hibe programında yüzde 50 hibe oranı daha da yükseltilmeli. Deprem bölgesindeki üreticilerin başvuruları bürokrasi azaltılarak hızla olumlu sonuçlandırılmalı.
Yerli ve yabancı traktörlerde KDV ve diğer tüm vergiler kaldırılmalı. Ziraat Bankası, traktörde marka, model, emisyon kategorisi gözetmeden en az 7 yıl vadeli düşük faizli finansman sağlamalı.
Basınçlı sulama sistemi yaşanacak kuraklıkla daha önemli hale geldi. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan sistemin sübvanse edilecek faiziyle finansmanı minimum 10 yıllık vadeyle üreticiye ulaştırılmalı.
Mazot, yem, tohum, gübre ve ilaçta Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat Bankası kredi desteği artırılmalı, kamunun bu alanlardaki hibe desteği artırılmalı.
Afetten zarar görenlere bu desteklerin verilmemesi durumunda bölgede tarım kendi imkanlarıyla ayağa kalkabilir mi?
Mümkün değil.
11 kentte binlerce tarım işletmesi ekonomi yönetiminden daha hızlı, klasik desteklemenin ötesinde yardım bekliyor.
Kuraklığın gıda güvenliğinde yeni sorunlar yaşatacağı konuşulan bir dönemde depremzede çiftçiyi üretiyor hale getiremeyen Türkiye daha büyük bir sıkıntı yaşamak istemiyorsa radikal adım atmalı.
Ama vakit kaybetmeden.
Zira toprak, ne ekim ne hasat tarihini değiştirebiliyor.