Faruk Türkoğlu: Hidrojen karbonun tahtına göz koydu

0
458

Toplumların istikrarlı ve normal dönemlerinde, kurumların ve ülkelerin yöneticileri, değişime uyum için gerekli önlemleri mevcut kurumun veya sistemin yapısına kolayca monte edebilir. Ne var ki zaman geçtikçe bu tür yamalar ile sorun çözme yöntemi tıkanır. Eskiyen otomobilin bakım ve tamir masraflarının tırmanışa geçmesi gibi zaman ilerledikçe alınan bu bölük pörçük önlemlerin yararı azalır, maliyeti yükselir. Yeniden yapılanmayı ve değişen koşullara uyum sağlamak için sistemin tümünün elden geçirilmesini gerektiren ilk neden parçalı önlemlerin artık işe yaramaz hale gelmesidir.

Yeniden yapılanmayı gerekli kılan ikinci neden, toplumda ve ekonomide birden fazla alanda değişim sürecinin ortaya çıkması ve değişim dalgalarını arka arkaya gelmesidir. Bu ortamda kısmi uyum çabaları yetersiz kalır ve örgütsel yamalama çözümsüzlük üretir.

Her iki durumda da örgütü, sistemi veya kurumu sanki yeni baştan kuruyormuş gibi örgütlemek ve çalışma tarzını değişen ortam ve koşullara uyumlu hale getirmek gerekir.

Arka arkaya gelen değişim dalgaları

Günümüzde enerji üretimi ve tüketimi büyük bir dönüşüme hazırlanıyor ve değişim dalgaları enerji sisteminin yeniden yapılanmasını zorunlu kılıyor. Enerjideki başlıca değişim unsurları şöyle sıralanıyor:

– İklim değişikliği konusunda somut gerçekler ve ülkeler arasında 2050 yılı vade sonu alınarak yapılan anlaşmalar ve verilen taahhütler fosil yakıtlarının tüketiminin azaltılmasını öngörüyor.

– Doğu Asya’da gerginliğin tırmanması, Doğu Avrupa’da savaş ortamı ve diğer bölgelerde benzer jeopolitik sorunların ortaya çıkması enerji üretimi, ulaşımı ve dağıtımı konularının ve tedarik zincirinin yeniden düzenlenmesini gerektiriyor.

– Elektrikli otomobillerin ve kamyonların yaygınlaşması da enerjinin pazar haritasını değiştirecek önemli bir değişim unsuru olarak görülüyor.

– Çin, Hindistan ve diğer gelişen ülkelerde, bu arada Türkiye’den enerji ihtiyacının arttığı gerçeğini de dikkate almak gerekiyor. 21, yüzyılın başından bugüne kadar dünya enerji talebindeki yıllık ortalama artış oranı yüzde 3.’te kalırken örneğin Türkiye’de bu oranın yüzde 4.6’yı bulması talep faktörünün önemini gösteriyor.

– Ham petrol ve doğalgaz fiyatlarında zaman içinde önemli iniş çıkışlar yaşanması ülkelerin ekonomik dengelerini zorluyor, enflasyon oranlarını yükseltiyor. Enerji piyasalarındaki bu çalkantılar, en büyük zararı yoksul ülkelere ve diğer ülkelerin düşük gelirli kesimlerine veriyor.

Enerji alanındaki değişim dalgalarının arka arkaya gelmesi ekonomi yönetimlerinin işini zorlaştırıyor. 2021 yılında Güney Avrupa ülkeleri hidrojen teknolojisinde yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmayı amaçlarken Kuzey Avrupa ülkelerinde, bu arada Almanya’da fosil yakıtları kullanma eğilimi güçlüydü. 2022 kış aylarında Rusya-Ukrayna savaşı başladıktan sonra tedarik zincirinde yaşanan aksamalar tüm yenilenebilir enerji planlarının yenilenmesini zorunlu kıldı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz